Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
İran 4, Yönetim ve Halk
Üç gün kaldığımız Tebriz'den karayoluyla Azerbaycan'a dönerken, aklımda şu cümleler dönüyordu: 1979'da İran Şahı Muhammed Rıza Pehlevî'nin devrilmesine neden olan ekonomik şartlar ve halkın yaşadığı keskin mahrumiyet, bugün aynı şekilde ortaya çıkmış durumda. Şah döneminin imtiyazlı kesimlerinin yerini, bugün İslâm Cumhuriyeti'nin imtiyazlı elitleri almış. Sıradan İran halkı ise, her dönemin kaybedeni.
“Yürüdüm. Yürüdüm. Yürüdüm. Aklımda ise tek bir görsel vardı: Babam şehit düstükten sonra günlerce boşluğa bakıp ağlayan annem. Pencereden babasını bekleyen minik Gökçen ve babasına minik bir çerçeve arkasından dokunan Gökalp. Biz... Geride kalanlar, aglayanlar, yaralı olanlar. En iyi biz bilirdik sevdiğini beklemeyi. En ufak bir kapı ve telefon sesinde yüreği pır pır eden, günlerce yola bakan asker aileleri...”
Reklam
Hoşuna gitti mi? Göğsümü avuçluyor, sıkıştırıyor irileştiriyor ve dayanamayacağım kadar hassaslaştırıyor. Alt dudağımı dişliyorum ama yalan söyleyemem kuralları çiğ-neyemem. Hem yalan söylemek isteyen kim? Bu adamın gönüllü kölesiyim ve her dokunuşu sanki bir lütuf. Evet hoşuna gitti. Sana acı olabilir demiştim ama sadece daha fazla zevk «-n
Sayfa 151
Zayıf olmama şaşmamalı, kadınların zayıf oldukları için, mümkün olduğunca az yer kapladıkları, tamamen ortadan kaybolmanın eşiğinde olduk­ları için böyle övülmelerine şaşmamalı, bazılarımızın sırf yeter­ siz beslendiği için tıpkı topraklarından feragat eden ülkeler gibi, varlığı tamamen silinene kadar geri çekilen ordular gibi ortadan kaybolmasına şaşmamalı.
Hiç kimse yeteri kadar güzel değildir, ayrıca herkes sizi yargı­lamakta özgürdür.
Sorun aslında bedenler değil, maruz bırakıldıkları amansız incelemeler. Sorun kadın olmak. Ya da erkeklere tabi bir kadın olmak.
Reklam
Vücudumun kusurlu olduğuna kaniydim. Uzun, ince, beyaz bir vücuttu, aslında bir bütün olarak kültürün kadın bedenini nasıl değerlendirip puanlandırdığı düşünülürse bu vücudun ide­al olması gerekirdi. Fakat ben kendi vücudumu hatalar, kusurlar, kesin ve müstakbel utançlar silsilesi olarak görüyordum. Kadın bedeniyle ilgili kurallar katıydı, idealden fazla uzak değilseniz bile aranızdaki mesafeyi daima ölçebilirdiniz.
Belki de ben her zaman cevaplardan çok sorularla yaşayaca­ğım. Seninkiler neler? Nerede hoş karşılanıyor, kabul görüyorsun? Orada sana ne kadar yer var, sokakta, işinde, sohbette nerede yolun ya da sözün kesiliyor?
Bastığın zeminin ayaklarının altından çekilivereceğinden, kapının yüzüne çarpıla­cağından korkuyor musun?
Başkalarına varlığı­nı mazur göstermek, haklı çıkarmak ya da onlardan varlığın do­layısıyla özür dilemek zorunda kalıyor musun?
Reklam
Zaten mağlup olduğun ya da ortaya çıkarsan mağlup olacağını düşündüğün için bir hak talebinde bu­lunmaktan en başta vaz mı geçiyorsun?
Durduğun yer neresi? Nereye aitsin? Bunlar genellikle politik duruşunuzla ya da değerlerinizle ilgili sorulardır ama ba­zen soru kişiseldir: Ayaklarını basabileceğin bir zemin varmış gibi hissediyor musun? Varlığın kendi gözünde meşru mu, geri çekil­meye ya da saldırmaya mecbur kalmamana yetecek kadar meşru mu?
Sağlam, yıkılmaz, durdurulmaz olmak istiyordum ve önüm­de böyle kadınlara dair örnekler yoktu.
Kendi hassas derinlikleri­nizi, hayatın asıl önemli kısımlarının ne kadarının o yüzeyin ve yüzeylerin altında geçtiğini unutabilirsiniz. Zırh olmak yine de kolay bir şey. Öldürülmemek için sürekli ölüyoruz.
Zırha hiç yaklaşamadım, zaten hayali bir çözümdü, pratik de değildi. Ne de olsa zırh dediğiniz şey sizinle birlikte hareket eden bir kafes değil midir? Fakat belki o kafesin içinde olmak beni bir şekilde özgürleştirirdi. Ya da belki zaten kafesin içindeydim de bu sayede hem özgürdüm hem de boğuluyordum.
266 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.