Kitabı okudum bitirdim, aklımda ne kaldı? Aklımda kalan Tara’nın çok zor bir çocukluk geçirdiğiydi. Sonrasında Cambridge’e gitmesi, başarılı bir akademisyen olması beni ilgilendirmedi. Ailesinin iyilik yaptığını düşünüp Mormon inancını kızlarına empoze etmesi, ondan itaatkar biri olmasını beklemeleri, abisi Shawn’ın fiziksel şiddetine maruz kalmasına (kafasının klozete sokulması, otoparkta zorla arabadan dışarı çıkarılmaya çalışırken ayak bileğinin çıkması) rağmen sessiz kalmasının beklenmesi, babasının bipolar bozukluğa sahip olması, kıyametin yaklaştığını düşünüp buna göre mantıksızca davranması, annenin kızını hiç korumaması, babanın gölgesinde var olması, Tara’nın bir yere ait olma isteği yüzünden az daha kendini diğer mormon kadınlar gibi silikleştirmek üzere oluşu gibi Tara’nın psikolojisini etkileyenlerdi aklımda kalanlar.
Tara’nın ailesini düşününce aklıma şu sorular geliyor: inançlarımızın bizi kör etmesine neden bu kadar izin veriyoruz? İnsanın kendini en güvenli hissetmesi gereken aile, neden en büyük acılara sebep oluyor? Kendi inançlarımızı neden ısrarla çocuklarımıza aşılamaya çalışıyoruz? Kendimizi hapsettiğimiz duvarların arasına çocuklarımızın da mı hapsolmasını bekliyoruz?