gurbet hikayeleri gurbete çıkış 1 ( taslak halidir )
Liseyi yeni bitirmiştim. öss kazanamamış bir sene daha çalışmam gerekiyordu. aldığım puan iyi puandı bir seneye daha ihityacım olduğunu söylemişlerdi hocalarım. Babama gidip bu çocuk kafalı yeterince destek olunursa bir yerlere gelir hayırlısıyla demişlerdi. Babamın beni dershaneye gönderecek ne gücü vardı ne de benim bir sene daha öğrenciliğe
İnsan ne kadar unuttum desede unutmuyor yada unutamıyor.Benim gibi unutkan biri bile olsanızda arada aklınıza geliyor düşünüyorsunuz acaba ne yapıyor;şu an kimle beraber neyi düşünüyor,mutlu mu ,üzgün mü?Arada bende onun aklına geliyor muyum yada unuttumu beni?Bütün bu soruları sorup durursunuz yıllarca ama sonucunda kısır bi noktaya varırsınız.Kaybetmek istemediğiniz yada farkında olmadan kaybettiğiniz her insan sizin için bir taş olur,ayağınıza takılır yıllarca… Keşke insanlar sadece ölümle ayrılabilse çünkü ölüm için bir şey yapılmıyor giden gittiği ile kalıyor ölen kişi daha kolay unutuluyor bence.Bunun en büyük nedeni ölen insanın kişiliği bitiyor ona artık hitabımız bile değişiyor:Rahmetli,ölü gibi tabirleri kullanırız onların sanki duyguları biterde biz artık onlara karşı bişey hissedemeyiz gibi olur yani bende böyle oluyor.Sonunda ölenemi bir şey yapılmıyor yoksa kalan ama senin için öfke duygusunu bile besleyemicek kadar uzak olan birinemi sorusu aklıma geliyor??Benim buna cevabım yok gibi…
Reklam
Atsız'ın Kalem Kavgaları ve Kalem Kavgalarında Atsız Üslubu 1930'lardaki kalem kavgaları: Atsız, kalem kavgalarıyla da tanınmış bir isimdir. Onun deyişiyle "mürekkepli kalem tartışmaları” ilk yazı hayatından vefatına kadar sürer. Bu tabiri Atsız, 1956 yılında Ocak gazetesinde yazdığı "Bir Felsefe Öğretmeninin Yanlışları"
452 öğeden 291 ile 300 arasındakiler gösteriliyor.