insanın aklına her geleni söyleyememesi kimi zaman büyük kayıptı.
İnsanın aklına her geleni söylememesi kimi zaman büyük kayıptı.
Sayfa 79
Reklam
Anladım ki aklına geleni yazmak yazı yazmak değildi. .... Her filozof hakikati kendine göre ele alır..
Karıcığım! Mektup yazarken düşünüp taşınmak canımı sıkıyor filan diyorsun! Mektup yazarken hiç düşünme, aklına geleni, içinden geleni yaz. Hiç kuş öterken düşünür mü? Hiç şair şiirini gönlüyle okurken kafasını yorar mı? Neyi ve niye düşünüp taşınıp yazacakmışsın? Kalp düşünmez. Sen bana kalbinle yaz. Olur mu? Zaten senin her mektubunun bütün güzelliği, bütün içliliği, bütün neşesi ve şiiri burada değil mi?
Ramazan'ın Dedikleri / Necati Mert
Ramazan nedir? Ne söyler? İnsanı neyle buluşturur? Anlattıkları herkes için bir ve hep aynı şey midir? Hayır! Boyut boyuttur ramazan. Din boyutuyla oruçtur önce. Belli bir süre için yemeden, içmeden, vuslattan uzak tutar insan kendini. Orucun görünür yanı bu. Ancak, arkası önemli. Orucun arkasında sakinliğe çağrı vardır. Hayatın hızlı akışı içinde durup düşünmesi istenir insandan. Neyi? Sadece kendi bedenine karşı değil, başka insanlara karşı da, topluma ve tabiata karşı da oruçlu olmak gerektiğini. Bu da söz ve eylemde ölçülü, tartılı olmak demektir. Oruç, isteklerin hele açgözlülüğün dizginlenmesini ister bizden. Nice akşamcılar vardır, ramazan ayında içkiyi bırakır. Oruçsuzların da içlerinde iftar saatinden önce sofraya oturmayanları bilirim. Nedir bu? Mutaassıplar bunu yeterli görmeseler de nefsin imlaya çekilişidir. Yazar, özellikle öykücü iyi bilir imlaya çekmeyi. Yazının kuralı, sözü israf etmemektir çünkü. Aklına her geleni söylemez yazar. Tutar. Ramazan kültürel boyutuyla da folklordur. Sanıyorum bu yanıyla yaşanır daha çok. Ayın teravih, iftar, sahur, fitre, zekât gibi kavramları, her yörede, yörenin imkân ve idrakiyle yaşanır. O kadar ki dinle folklor iç içe girer. Hangisi nerede biter, hangisi nerede başlar, belli olmaz.
Sayfa 104Kitabı okudu
Dürtüsel hareketle her aklına geleni söyleyen
Dürtüsel hareket eden, aklına geleni hemen söyleyiveren insanlar vardır. Bu kimseler, "Dur, düşün, konuş!" ve "Dur, düşün, yap!" sözlerini slogan halinde çerçeveletip duvarlarına asmalıdırlar. İnsanlar konuştuklarında karşılarındakine zarar vermemek için, "Acaba bunu söylersem karşımdaki ne düşünür?" sorusunu kendilerine sormalıdırlar. Bazı kimseler, karşıdakinin hislerini önemsemeyip onu sinirlendirdiğinde, kendisini "gol" atmış gibi mutlu hisseder. İşte o zaman evlilik, eşler arasında bir iletişim olmaktan çıkıp bir maç ya da müsabaka haline dönüşür
Sayfa 190Kitabı okudu
Reklam
455 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.