✿✿✿
Saniyenin adını değiştirip 'okumak' diyelim. Yelkovanın adını 'düşünmek' akrebinkini ise 'netice' koyalım.
Yani:
‘Birinci çubuk: Akrep= Netice.
İkinci çubuk: Yelkovan= Düşünmek.
Üçüncü çubuk: Saniye= Okumak’
Şimdiyse üçünü birbirine bağlayan şu ufacık halkadan 'düşünmeyi' yani yelkovanı çıkaralım. İşte... saniye ne kadar devir dönerse dönsün, akrep hiçbir ilerleme kaydetmez, kaydedemez.
...
Düşünme hasletinden bağımsız bir okuma, kişiyi asla neticeye götüremez. Bireyin tefekkür teçhizatı ile yaptığı okumadan tezahür eden netice, kişiyi daima yeni bir yolculuğa çıkarır.
✿✿✿
Biz ne zaman içsek,
Sabah akar meycinin cebine
Günde kaç kez öpüşür ki akrep ile yelkovan
Biz ne zaman içsek,
İç değilizdir aslında.
Dışımızda bronz bir akşam sözcüğü,
Çırıl bir efkar sözcüğü
Delikanlı kıvamında sevda değilse de
“Zaman yaşanan hiçbir şeyin yaşanmışlığını yok edemiyordu. Sadece, geçen günler yaşanmışları zamanın tozlu yollarında hırpalayarak sıradanlaştırıyordu. Çok sonraları da bu yaşanmışlar üzerine yığılan tozların altında kalarak akıllara arada sırada gelen hatıralardan oluyordu. Zaman, aslında sadece akrep ile yelkovan arasındaki elim sende oyunundan ibaretti. Onlar bu oyunu yüzyıllardır oynuyordu. Varlığın sonlu yapısı saye- sinde her dönemde yeni seyircilere oyunlarını sergileyerek de vizyon da kapalı gişe olmayı başarıyordu.”