Maşa...
Aksakallı, tecrübeli ihtiyar, " aferin," diyordu. " Böyle işte. Maşa dururken ateşi ne diye elle tutmalı.?"
Sayfa 265 - Habip ile babasının konuşmasıKitabı okudu
Boş sayfalarla cebelleşirken, karşımdaki beyaz plastik saldalyeye dayalı duran videla sopasını gördüğüm an Aksakallı Dede fikri geldi aklıma. Ve Leyla ile Mecnun serüveni 2009 yılında harita metod defterine alınan bu ilk notla birlikte başladı.
Sayfa 7
Reklam
Başlarken
Her insanın hayatında ne yapacağını bilemediği, dibi gördüğü, çaresizlikten elinin kolunun bağlandığı bir an vardır. Ve böyle anlarda birinin yardımına yetişmesini, kendisine akıl vermesini ister. İşte tam da böyle bir anda çıktı karşıma Aksakallı Dede. Ve dedi ki: "Yaz evlat! Leyla ile Mecnun'u yaz."
Sayfa 7
ahiret adamı Dünya işlerinden el çekip sürekli ibadetle uğraşan kimse: "Aksakallı, nurani yüzlü, mütevazı hatta çekingen hâliyle üzerimizde bir ahiret adamı izi bırakan mihmandarımızın beraberinde gezip sözlerini dinlemeye başlayınca gördük ki…" - Hasan Âli Yücel
"Her Gün Bir Kötü Huyundan Vazgeçsen"
Her gün bir kötü huyundan vazgeçsen, her gün bir zaafını, bir erdemle değiştirsen, her yeni gün başka bir yetimin başını okşasan, bir zalime meydan okusan, kendin sürekli fakirleşirken, her geçen gün daha da cömertleşsen, her gün insanların yolları üzerinden bir taşı kaldırsan veyahut bir yeteneğe kendini gerçekleştirmesi içinqs yardım etsen, her gün büyüklerin sözlerinden küçüklere bir şeyler öğretsen, her yeni gün büyük bir adamın bir sözüne hayat versen… Ah her sabah kendine bir iyilikler listesi hazırlasan ve her akşam kendini acımasızca sorguya çeksen, o kadar çok sorgulasan ve eleştirsen ki kendini başka hiç kimseye ve hiçbir şeye zaman kalmasa… Öyle meşgul olsan ki nefsini ezmekle, her çekiç darbesiyle ruhuna kıvılcımlar sıçrasa ve tenin nurunu gizleyemeyecek kadar incelse bile farkında olmasan… Gözlerin kızarmış okumaktan, alnın kırışmış düşünmekten, bacakların yorulmuş hakikatin yollarında yürümekten, ellerinde çekiçlerden nasırlar, sırtında kamburlar insanlığın acılarından, taliplerin birer birer ümidi kesip uzaklaşırken, yolunu gözleyen çaresizler her geçen gün artmış, ölümün soluğu ensende gezerken, yüz yıl sonra için planların hazırlanmış ve Azrail kabzetmeye geldiğinde canını hala yapılacak işlerin kalmış ve aksakallı başın önüne düşse ama ağır çekicin düşmese elinden… İsterse cenazende kimse olmasın, cesedin kimsesizler mezarlığında, isimsiz bir çukura indirilsin, sen ki ölümü yenmiş ve dirisin. Rafet Elçi
Her insanın hayatında ne yapacağını bilemediği, dibi gördüğü, çaresizlikten elinin kolunun bağlandığı bir an vardır. Ve böyle anlarda birinin yardımına yetişmesini, kendisine akıl vermesini ister. İşte tam da böyle bir anda çıktı karşıma Aksakallı Dede. Ve dedi ki; "Yaz evlat! Leyla ile Mecnun·u yaz."
Reklam
417 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.