Değişik yollar izleyerek yuvalarınam devamlı yiyecek taşıyan ve yükünü
yuvasına bıraktıktan sonra yenisini getirmek için dönen karıncalara benzetilen ulaşım kollarında görev almış Enver Behnan Şapolyo, o günleri şöyle anlatır: “Millî Mücadele’nin ilk günlerinde bana millî bir görev verilmişti. O da kağnı komutanlığı idi. O acı ve yoksul günlerde ordumuzun geri hizmetleri üç türlü vasıtayla sağlanmaktaydı. Deve kolları, katır kolları ve kağnı kollarıydı… Benim kolum kağnı kolları idi. Kağnılar vilayet vilayet olarak nöbete gelirler ve ödevlerini tamamladıktan sonra yurtlarına dönerlerdi. Kağnılar iki tekerlekli basit şekilde yapılmış birer yük arabasıydı.
Bunları öküzler veya mandalar çekerlerdi. Kağnıların hep birden çıkardıkları inilti ta uzak yerlerden işitilirdi. Bana her seferinde kırk kağnı verilirdi. Kağnıcıların çoğu kadın olurdu. Çünkü delikanlılar cephedeydiler. Çok kere benim kağnıcılarımın otuzu kadın, sekizi çocuk, ikisi de altmış yaşından yukarı aksakallı ihtiyarlar olurdu. Bize muhafız olarak da silahlı (Müzaheret Bölüğü) efradından bir milis asker verilirdi. Bunlar hapishanelerden çıkarılıp vatan hizmetine verilmiş mahpuslardı. Ben bu kağnıları İnebolu’da İkiçay mevkisinden alır, akşamüzeri yola çıkar, Ecevit’e doğru yollanırdım. Geceleri hanların ahırlarındaki gübre yığınlarının içinde yatardık. Çünkü gübre sıcak olurdu…”