Ben, suçlu olduğum için çocuklarım sokak ortasında öldürülebiliyordu.
Onlarsa suçsuzluklarından dolayı evlerine, akşam rahatça dönebiliyordu.
Açıkçası tümü, benim kanımı fokurdatan; eylemlere intikal edişimdeki baş sebeplerden biriydi. Köhnemiş, içi kokuşmuş ve lanetli bu insanlara karşı sessiz kalmak; ciğerimi yakıyor, bedenimi bitiriyordu. İşin kötü yanıysa, hiçbir kimsenin beni haklı göremeyişinde saklı; ne arkamda sürüler vardı, haklı olduğuma dair slogan atacak ne de beş kuruş param. Yalnızca suçluydum, buna kendimin bile inanmasını istiyorlardı.
Kendi kendine çekilmez oluyor ömrüm
Her insanın ayrı ayrı yaşayabilsem kaderinde
Diyarı gurbette kanlı bir aşk
Bahtsız bir çocukluk uzak köylerin birinde
En uzak beyazlar,
En yakın ikindilerde, duygulu
Ve bir sahil meyhanesinde bir akşam
İçip içip ağlasam...
Yıllarını zindanda mahpus edenler, yeni gelenleri sözleriyle taciz ediyordu, bu insanların kanına dokunuyor olmalı... günler, aylar geçtikçe anlıyordum her şeyi. Fakat, şu durum zihnimden uzaklaşmıyordu, ilk günümde bana karşın dilleri yutulmuş, gözleri körleşmişti bu adamların, yoksa evime mi dönmüştüm bir akşam vakti?
M.A
Âbdullah İbni Dirar şunu nakletmiştir:
"Hz. Ömer'le birlikte Mekke'ye gidiyorduk. Akşam
olunca bir yerde konakladık. Biraz sonra, bir köle
çoban yanımızdan geçti. Hz. Ömer, kendisini
denemek için ona:
-'Bize bir koyun sat.’ dedi. Çoban:
-'Koyunlar benim değildir, efendimindir.’
dedi. Hz. Ömer:
-'Efendine, kurt yedi, dersin.’ dedi. Çoban:
-'Ya ALLAH'a ne derim!’ dedi. Bu cevabı
duyan Hz. Ömer, çarpılmış gibi oldu ve ağladı.
Ertesi gün de onun efendisini bulup kendisini satın aldı. Ondan sonra da onu azat edip
kendisine şunu söyledi: "Bana söylediğin söz, seni
dünyada azat ettirdi. Umarım o, seni ahirette de
azat ettirir."
Şimdi bir derin mavide akşam oluyor
Gök mavi deniz mavi
Mor dağlar yeşil ağaçlar mavi
Bozuk düzen mavi gecelerden sesleniyorum sana
Ne opera aryaları
Ne beşinci senfonisi Beethoven’ın
Bir yalnızlık marşıdır çalınıyor uzakta
Gün ışığı arkamızda kaldı bak
Tanyerinde unuttuk gözlerimizi
Gel artık
Hayata yeniden başlayalım
Gel artık
Bu mavilerde kimseler görmez bizi
Anlaşılan, şikayet etmek ve kendine acındırmak insanın ezeli bir ihtiyacıydı.Yaş ve gururun hiçbir tesiri yoktu.Parmağını yakmış bir bebek için nasıl en iyi ilaç, bir anne gözünden dökülen yaşlarsa beyaz saçlı ihtiyar için de öyleydi.