Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
“Anımsanan duygularımız için kusursuz bir süzgeçtir zaman ,hem de büyük bir sanatçıdır.Zaman yalnızca arıtmakla kalmaz,gerçekçi acı anıları gidererek şiirleştirir de.”
Eğer biz, insan kendi güçlerini kullanmalıdır dersek, bununla onun özgür olması ve güçlerini denetleyen birine bağımlı olmaması gerektiğini dile getiririz. Ayrıca, onun us tarafından yönlendirildiğini de biliriz. Çünkü o, güçlerinin ne olduğunu ve onları nasıl kullanacağını bildiği zaman, onlardan yararlanabilir. Üreticilik onun kendini, güçlerinin dışlaşması ve ‘edimde bulunan kişi' (aktör) olarak duyumsaması; yani kendisini kendi güçleriyle özdeşleştirdiğini hissetmesi ve aynı zamanda bu güçlerin artık ondan gizlenmeyip ona yabancılaşmamaları anlamına gelir.
Sayfa 110Kitabı okudu
Reklam
Ne diyeyim, kitapsız dâhilerimizin kulakları çınlasın!
Ölmek istemiyorum. Tiyatronun ne olduğunu ancak şimdi anlamaya başladığımı hissediyorum. Yani, ancak şimdi yolumun başlangıcındayım.
"İyi bir Shakespeare oyuncusu -aslında herhangi bir çizgiden giden aktör- kelimeleri yalnızca söylemez,onları hisseder. Hepimiz, oynadığımız karakterin tutkularını adeta kendimizinmiş gibi hissettik. Ancak karakterin duyguları, oyuncununkileri ortadan kaldırmaz, bunun yerine her ikisini de hissedersin. Düşüncelerinin, duygularının başka birinin düşünce ve duygularıyla karıştığını hayal et. Bazen hangisinin hangisi olduğunu ayırt etmek zor olabilir."
Gerçek önemli değil de politika için gerçeğin nasıl yansıtıldı önemlidir Medya çağında kimin kendinde nasıl ifade ettiği o kişinin gerçek düşüncelerinden daha öndedir Bu yüzdan kentte düşünmaye yatkın kişilikler kentte konuşmaları yönlendirme sanatı olan politikayı pek beceremezler Doğru bildiklerini söylemeye çalışırlar ama sonunda kendi
Reklam
" Yarattığı en kötü karaktere dahi sempati duyulan bir aktör Anthony Hopkins..."
Kiev'i işgal eden Almanlar, Dinamo'yla bir maç yapmak iste­mişlerdi. Seyicilerin hepsi, elleri makineli tüfekli Alman askerle­riydi ve Ukraynalılar öne geçince askerler oyuncuların bacakla­rına ateş etmeye başladılar. Birkaç oyuncu yere yıkılsa da, Dina­mo maça devam etti ve kazandı. Maçın bitiş düdüğüyle birlikte bütün takım oracıkta kurşuna dizildi. Kısaca söylemek gerekir­se, Zafere Kaçış filminin mutsuz sonla biten bir örneği de bura­da yaşanmıştı. Hatta bu maçı konu alan çok ünlü bir film çevril­mişti ve kaleci rolünü oynayan aktör gerçek kaleciye o kadar benziyordu ki, kulüp onunla sözleşme yapmak istemişti.
“İyi etki diye bir şey yoktur ki, Mr. Gray. Etki denen şey tümüyle ahlaka aykırıdır, yani bilimsel yönden ahlak dışıdır.” “Neden?” “İnsanın birini etkilemesi demek ona kendi ruhunu vermesi demektir de ondan. Bu insan kendi doğal düşünceleriyle düşünmez artık, kendi doğal ihtiraslarıyla yanmaz. Erdemleri sahici değildir. Günahları –günah diye bir şey varsa eğer– ödünçtür. Bu insan başka birinin müziğinin bir yansıması olup çıkar, kendisi için yazılmamış bir rolde oynayan bir aktör...
Ezberleyene kadar okuyun
1925 ihtilali patladı. Şeyh Said merhumun askerleri Harput'u işgal, Diyarbekir'i muhasara ettiler [kuşattılar]. Genç cumhuriyetiniz tehlikeli, saralı ölüm dakikaları geçirdi. Yine namaz kılmak icab etti. İtiraf edelim ki üşenmediniz. Taksir etmediniz [vazgeçmediniz). Şeyh Cennet mekânı, İngiliz parası ve Ermeni akidesiyle hareket eden
Sayfa 42 - Avesta yayınevi
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.