“Hepimizin iç dünyası biraz alacakaranlıktı zaten… Her şeyi öyle ilk bakışta göremezdik. Görmek de istemezdik belki… Herhalde böylesi daha iyiydi. Onun için iç dünyamızı, pek de farkında olmadan, farklı katmanlardan oluşturur, sonra da onu anlayabilmek için elimizde bir fenerle, derinliklerle dolaşmak zorunda kalırdık. Aslında katmanlarımızın olması doğal ve gerekliydi. Aksi takdirde ruhumuzu korumamız mümkün olmazdı… Zemin sağlam olduğu sürece, yeterli donanıma sahip olduğumuzu hissettikçe onları keşfe inebilirdik.”