"Kızı üzmüyorsun ya Hikmet?"diye mırıldandı Hüsamettin Bey.
Üzüyorum albayım.Sonra gidip ne diller döküyorum bilseniz.'Neyin var canım?'filan diyorum.Daha neler söylüyorum.Gözlerine filan bakıyorum.Siz gerçekten doğru söylüyorsunuz albayım.Ben adam olmam.Ben,tek başıma yaşamalıyım;başkalarını zehirlememeliyim.Dama çıkıp ulumalıyım kurtlar gibi."
"Kediler,"dedi Albay,"Miyavlarlar."Hikmet gülümsedi;Sizi de bu mizah duyusu kurtarıyor albayım."Ellerini iki yana açtı:"Ne yapalım?Şehir kurtları da yer darlığı dolayısıyla dama çıkıyor.
Bay Morse'un yüzü hafiften kızarmıştı. "Bayım, itiraf edeyim ki hain bir sosyalist gibi konuşuyorsunuz." İşte Martin o düşüncesini o zaman dile getirdi: "Sosyalistlerden korkuyor ve nefret ediyorsunuz, ama neden? Ne kendilerini tanırsınız ne de doktrinlerini bilirsiniz." Ruth kaygı içinde bir ona, bir ötekine
Albay Hüsamettin Bey nerede oturuyor? Bana sorarsanız, üç yerde birden oturuyor. Bir kere, sokak kapısının üstündeki sarı plakaya inanmak gerekirse, bu üç katlı evde yalnız
Karakterimiz Hikmet Benol’un gerçek mi kurgu olduğu belirsiz yaşamını anlatan bu eserin yazıldığı yıllarda Atay’ın içinde bulunduğu durumu düşününce roman daha bir anlam kazandı zihnimde. Bu yıllarda (71-73) yazarın eşiyle ayrılmasının ardından uzun süre birlikte yaşadığı Sevin Seydi’nin de kendisini terketmesi üzerine Beyoğlu’ndaki evine kapanıp
Hikmet başını albaya çevirdi: “Oysa burada huzurumuz var, değil mi albayım?” Hüsamettin Bey başını salladı: “
Huzurumuz var da denemez. Vaktimiz bol olduğu için, bütün günümüzü huzursuzlukla dolduramıyoruz sadece.”
(Nasıl oluyor, iyi mi?) Ben, gecekondudaki varlıklarla (soyut bir kavram olsun diye ‘varlıklar’ dedim) birlikte yaşamak istiyorum. Ben, birlikte yaşadığım varlıkları, ayrıca birer ‘kavram’ olarak düşünmek istemiyorum. Gönlümün rüzgârına kapılıp gidiyorum. Bunun dışında, bulanık hayaller var kafamda. Bu hayalleri bazen Hüsamettin Albay ya da Nurhayat Hanımla karıştırdığım oluyor; fakat, istediğim gibi düşünüyorum bu insanları. Sen olduğun gibi yaşamak istiyorsun kafamda: Bir varlıkkavram olarak çıkıyorsun karşıma. Yaşanırken düşünülmesi ve düşünürken yaşanma.» gereken bir mesele olmak istiyorsun.