Ne Açlıktan ne Irkçılıktan kaçabileceğiz, tersini ileri sürenler gerçekliği inkâr ediyor ya da bizim kafamızı karıştırmaya çalışıyor.
bizi öldüren iyimserliktir ve iyimserlik en büyük günahtır.
Reklam
İnsanların hiçbir şeyden umudu olmasaydı ve hiçbir şeye inanmasalardı, tohumlarını çoğaltmayı derhal red­dederlerdi ve evrensel nüfus azalması yoluyla sorunla­rımız bir ya da iki kuşak içinde çözülmüş olurdu.
Sağırlara vaaz vermek ve körlerin gözünü açmak neye yarar?
hiçbir şey bizi daha fazla ürkütmüyor, en kötüyü bekliyoruz, en kötüyü umuyoruz, umudu çoktan feda ettik, imana el çektirdik, özgürüz, hiç olmadığımız kadar özgürüz.
Umut ettiğimiz için ölüyoruz, inandığımız için ölüyoruz, aldatılan ve kendi kendilerini aldatan insanların nasibine düşen budur, bu nasip değişmeyecektir, bizi bundan yalnızca felaket kurtarabilir ve felaketten ka­çamayacağımızı da biliyoruz.
Reklam
bizse bu evrenin içinde, sürekli insanileştirdiğimiz bu evrende kendimizi giderek daha yersiz yurtsuz hissediyoruz: Bu paradoks en az ön­cekiler kadar trajiktir ve çözümü yoktur.
"Asla çoğalmayın ve kesinlikle artmayın, facianın kaynağı üremedir, yeryüzünün kaynaklarını tüketmekten ve onun masum giysisini kirletmekten çekinin, ateşin milyarlarcasını yok ettiği, çerçöpün ve pisliğin ortasında varlığını sürdüren ve kendi dışkılarını içen o eciş bücüş yaratıkları hatırlayın, tek bir ağacın bile bitmediği, uğultunun ve leş kokusunun istila ettiği bir sürü korkunç şehirde beşi altısı tek bir odada yaşıyorlardı. Babalarınız böyle insanlardı, onların iğrençliklerini hatırlayın ve onları sakın örnek almayın, aynı ölçüde iğrenç olan ahlaklarını aşağılayın, inançlarını bir kenara atın, onlar çocuk kaldıkları ve Gökte bir Baba aradıkları için cezalandırıldılar. Gök boştur ve sizler özgür insanlar olarak yaşamak ve ölmek için öksüz kalmalısınız.'
Dünya çirkin, giderek daha da çirkinleşecek, ormanlar balta darbeleriyle yok oluyor, her yandan şehirler her şeyi yutarak yükseliyor, çöller her yerde yayılıyor, çöller de insanın eseri.
Reklam
İçinde yaşadığımız dünya serttir, soğuktur, karanlık­tır, adaletsiz ve yöntemlidir, yöneticileri ya içli salaklar­dır ya da derinlikli haytalar, kimse bu çağa denk değil­dir, biz aşıldık, ister küçük olalım ister büyük, meşruiyeti aklımız almıyor, iktidar, bir oldu bitti iktidarıdır yalnız­ca, boyun eğilen bir ehvenişer
Çünkü toplum bir hiçtir, bir bi­çimdir, içeriği yitik kitleden ibarettir, spermatik uyurge­ zerlerin dalaşıdır toplum, son derece aşağılık bir şeydir, filozofu hiç ilgilendirmez.
İşte bu nedenle ölüme yürüyoruz, sığınacak bir yer bulma umudumuz yok, deliyiz ve meczubuz
Ölüme doğru gidiyoruz, tıpkı okun hedefe doğru gitmesi gibi, asla ıskalamayacağımız da kesin..
Katılmak istemeyerek katılıyorum..
Dillerimiz yozlaşıyor, en güzel diller çirkinleşiyor, en iyi işitilenleri anlaşılmaz oluyor, şiir öldü, düzyazı kaos ile yavanlık arasında seçim yapma durumunda. Sanatlar yok olalı kaç kuşak geçti, en ünlü sanatçılarımız gelecekte küçümsenecek hokkabazlara benziyorlar.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.