Falih Rıfkı Atay
_Çocukluğumuzda Türk, kaba ve yabani demekti. İslam ümmetinden, Osmanlı idik. Vatan sözü yasaktı. Padişahın kulları idik. Okul çıkışında ’Padişahım çok yaşa’ diye bağırırdık. Arap’a Arap, Arnavut’a Arnavut, Rum’a Rum, fakat kendimize Osmanlı derdik. Bütün ekonomi, bütün iç ve dış ticaret, bakkallara kadar çarşılarımız, kadrolarında bir tek Türk
Atatürk
_Bir gün ressamlar Türk'ün simasını kaybederlerse, yıldırımı alıp yapıversinler. Türk budur. Yıldırımdır, kasırgadır, dünyayı aydınlatan güneştir. Bu memleket, dünyanın beklemediği, asla ümit etmediği bir müstesna mevcudiyetin yüksek tecellisine, yüksek sahne oldu. Bu sahne en aşağı 7 bin senelik bir Türk beşiğidir. Bu beşik tabiatın
Reklam
Mutaffifin Düzeni Olarak Kapitalizm Bir tatfif, kenz, haram, talan düzeni olan kapitalizm, Rabbimizin biz kulları için var ettiği nimet ve zenginlikleri, Karunlaşmış bir “mutlu ve putlu” azınlığın tekeline hasretmekte, bu yetmezmiş gibi çarkları her daim yoksullardan o zenginlere servet transferini devam ettirecek şekilde döndürmeyi
Bugün bir sayfada denk geldiğim Arthur Schopenhauer'a atfedilen (kaynağı belirtilmemiş lakin Schopenhauer der diye paylaşmışlar büyük ihtimalle) bir sözü ele almak istiyorum. Söz özetle "Dindarsanız bu sizin seçiminiz değil diyor." Klasik "Sen ailen dindar diye dindarsın yiğenim" anlayışı. Şimdi bu anlayış ne kadar doğru ele
24 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.