"Buldum. Buldum. Son soru. Sen hala bir nebze olsun, kalbinin herhangi bir köşesinde, evliliğin bir aşk ilişkisi olduğu yanılsamasını taşıyor musun? Eğer taşıyorsan, bu birçok sorunun nedeni olabilir."
Soruyu soran karakter, bunun bir yanılsama olduğunu kabul ederek, içine kendi yargısını da katarak sormuş ama, siz ne düşünürsünüz?
Azizim! Sen o sultanları gözünün önüne getir ki onlar dünyaya geldiler. Lakin dünyaya itibar etmediler. Dünyanın arkasına düşüp hırsla dünyalık toplamaya çalışmadılar. Ahiret amelleriyle meşgul oldular. Onlar, bu dünyanın ahiret yolunun üzerinde bir yol uğrağı olduğunu anladılar. Buna aldanmak olur mu? Yol tedarikinde bulunup kafileden ayrılmadılar. Bu dünyaya gönül verip aldanmadılar.
Aziz kardeşim! Temiz ve pak erler ile aziz canları gör. Onlar bu dünyaya aldanmadılar. Allah-u Teâlâ kendilerine ne verdi ise nefislerinden kestiler. Kendi nefislerine vermeyip fakirlere dağıttılar. Açları doyurup, çıplakları giydirdiler. Muhtaçları arayıp buldular. Kapılarına gelenleri mahrum etmediler. Darda kalanların gönüllerini ferahlattılar, işlerini gördüler. Şu hadis-i şerifi kendilerine düstur edindiler: “Bir kimse, din kardeşinin bir işine yardım etse, Allah-u Teâlâ da onun işini kolaylaştırır. Bir kimse, bir Müslüman’ın sıkıntısını giderir, onu sevindirirse, kıyamet gününün en sıkıntılı zamanlarında Allah-u Teâlâ onu sıkıntıdan kurtarır.”
Akıllılar, bu dünyada şu üç şey ile meşgul olurlar. Böylece onlar herkesin üzüldüğü gün, bayram ederler: 1) Dünya seni terk etmeden sen dünyayı terk edesin. 2) Her şeyden kurtulasın. 3) Rabb’inle buluşmadan, Rabb’in senden razı olsun. Bunlara riayet eden kimse, Allah-u Teâlâ ile görüşüp kabrine öyle gider.
İNANMAK
Beni körkütük inanışlarım kahretti
Gözü kapalı teslim oluşlarım aşka
Bu yüzden içimde bütün oyunlar bitti
Ben böyle olacak adam değilim yoksa
İnanmak gerekli yaşamak için oysa
İnanmak... Sırılsıklam, alabildiğine
Bizi hayata bağlayan tek ümit buysa
Yine yıkılmak, aldanmak, kahrolmak yine
Ve sefil bir sona yaklaşmak günden güne
Daha ezilmiş ve parçalanmış olarak
İnançsız bir yaşamanın varmak üstüne
Bir kuyuya bakar gibi eğil de bir bak
İçimde bütün besteler, şiirler bitti
Sana körkütük inanmak beni kahretti
(Yalnızlığa yenik düşmüş dost, bu dünyanın neresinde olursan ol, sana yüreğini açan tanımadığın biri karşısında, acı gibi, neşe gibi yüce ol! Sana sunulan hazine karşısında, içindeki hâzineyi gizleme! Umutlarını yerle bir eden fırtınalar ne kadar büyük olursa olsun, soylu ol, güven veren biri olarak kal, ruhunun öz sıcaklığına her zaman inan ve onu senden isteyeni geri çevirme: Onu içinde hissettiğin an, onun yalnızca sende bulunmadığına emin olabilirsin -çünkü insanca yaşama, kimsenin tekelinde değildir- senin ayarında bir dosta haksızlık etmektense, bir saatte yüz kez aldanmak iyidir!)