Leyla'nın evine giden en uzun yolu hesapladım. Şu fersiz sokak lambalarının, gökyüzünde tabak gibi asılı kalmış dolunayın bile aydınlatmaya yetmediği uzun ince sokakları sen aydınlattın Leyla. Yanında sessizce yürürken bunları düşündüm. Dile getirmeye çalıştığımda "Ulan nası da karanlık ha, birini kesseler kimsenin ruhu duymaz aga," deyiverdim. Dalga geçme Leyla. Bu da bir tür hastalık. Düşündüğümü dile getiremiyorum...