HAZARFEN
Hezarfen sözcüğünün anlamının "bin bilimli" demek olduğunu yakın zamanda fark ettim, İngilizcedeki polymath'in karşılığı bir sözcük. Yani ilgi alanı yaşamın kendisi olma hali. Hayatla ilgili bir merak konusu olduğunda bu merak süreci içinde akış neyi gerektiriyorsa onu öğrenme, ne kadar gerekiyorsa o alanda o kadar derine gidebilme hali. Leonardo da Vinci, Alexander von Humboldt, Hypatia, Bingenli Azize Hildegard, Johann Wolfgang von Goethe, Mustafa Kemal Atatürk, Hedy Lamarr, Benjamin Franklin, İbn-i Sina, İbn-i Rüşt ilk akla gelenlerdir. Günümüzde entelektüel bilim insanı modeli Stephen Hawking, Roger Penrose, Christof Koch, Giulio Tononi'de kimliklenir. Beyin cerrahisi alanında da Hezarfen üslubunu yaşatan, çok sayıda uluslararası önemde başarı gösteren hocalarım ve meslektaşlarım vardır.
Sayfa 64 - Ayrıntı yayınları 7. Basım
“Yerliler üzerine: Bütün dinler arasında, Hıristiyanlık kadar insan mutsuzluğunu maskeleyen başka bir din yok. Keşişlerin kamçısına bağımlı talihsiz Amerikan halklarını ziyaret eden bir kimse, bir daha hayatı boyunca Avrupalılar ve onların teokrasisi hakkında bir şey bilmek istemez." ••Alexander von Humboldt
Sayfa 213Kitabı okudu
Reklam
"Köleler üzerine: Fransız, İngiliz, Danimarka ya da İspanyol Antilleri, hangisi olduğu hiç fark etmez, insanın dünya üzerinde Avrupalı olmaktan böylesine utanacağı başka yer yok. Siyahlara hangi ulusun daha iyi davrandığını tartışmak, bıçaklanarak ölmekle kellesi uçurularak ölmek arasında tercih yapmaya benziyor." ••Alexander von Humboldt
Sayfa 213Kitabı okudu
·
Not rated
Çağdaşları tarafından Napoleon’dan sonraki en ünlü kişi olarak tanımlanan Humboldt, zamanının en büyüleyici ve ilham verici insanlarından biridir. Varlıklı bir ailenin çocuğu olarak doğan Humboldt kendi başına Dünya’nın nasıl işlediğini keşfetmek için ayrıcalıklı bir yaşamdan vazgeçer. Thomas Jefferson onu “zamanın en büyük değerlerinden biri” olarak tanımlar. Charles Darwin “Humboltt’un Kişisel Anlatısını okumak kadar hiçbir şey benim gayretimi kamçılamamıştı” diye yazar; Humboldt olmadan ne Beagle’a binebileceğini ne de Türlerin Kökeni’ni tasavvur edebileceğini söyler. William Wordsworth’la Samuel Taylor Coleridge’in ikisi de şiirlerine Humboldt’un doğa kavramını katmışlardır. Güney Amerika’yı İspanyol sömürge yönetiminden kurtaran devrimci Simon Bolivar, Humboldt’u “Yeni Dünya’nın kâşifi” diye nitelendirir. Almanya’nın büyük şairi Goethe, Humboldt’la birkaç gün geçirmenin “birçok yıl yaşamış gibi” olduğunu dile getirir. Doğanın Keşfi, Alexander von Humboldt gibi büyük bir bilim insanını tanımanın yanı sıra, çağdaş doğa ve türlerin ilişkiselliği açısından günümüz doğa anlayışına da ışık tutar bu kitapta doğaya aşık olan bir insanın biyografisini büyük beğeni ve hayranlıkla okudum .İyi ki Dünyadan Humboltt geçmiş
Doğanın Keşfi
Doğanın KeşfiAndrea Wulf · Ayrıntı Yayınları · 2017140 okunma
İslam kültür dünyasının 800 yıl kadar süren kreatif katkısını tanımayan veya tanımamazlıktan gelen yapmacık "Rönesans" tasarımının, tarihsel gerçeğe tamamen aykırı olduğu düşüncesi- ni J.G. Herder (1744-1803), J.W. Goethe (1749-1832) ve Alexander von Humboldt (1769-1859) gibi büyük hümanistlerin savundukları sırada, Müslümanların daima minnettarlıkla anacakları bir grup oryantalist Arapça doğal bilimlerin etütleriyle ortaya çıktılar.
Sayfa 175
Bu asrın (18. yy) etkili isimleri arasında modern bilgibilimin temellerini atan David Hume'u, sosyal bilimleri (sırf ekonomiyi değil!) sağlam bir kuramsal temele otur­tan Adam Smith' i, doğa bilimleriyle san'atın büyük sentezcisi Goethe'yi, Alexander ve ağabeyi, modern araştırma üniversitesi kavramının yaratıcısı Wilhelm von Humboldt'u, modern yaşam bilimlerinin mimarları olan von Linne, Cuvier ve Lamarck'ı, yasaların ruhunu doğanın bize bahşettiği çerçeve içerisinde ara­yan Montesquieu'yü , Newton'u ülkesinde tanıtmak için büyük çaba harcayan Voltaire'i, modern yerbilimlerini Hume'dan öğrendiği felsefeyi geliştirerek oluşturduğu bilgibilim çerçeve­sinde kontrolü mümkün bir teoriye kavuşturan James Hutton' ı, modern kimyanın dahi kurucusu, büyük insansever Lavoisier'yi ve bunların daha nice benzerlerini görüyoruz. Tüm bu insanların ortak yanları, kendilerine seçtikleri ilgi alanlarında insanlığa ken­dilerinden sonra gelenlerin bilimsel çerçevede eleştirebildikleri, kalıcı düşünce abideleri bırakmış olmalarıdır. Bütün bu kişiler tüm yaşamları boyunca eleştirel akıl ve gözlem kılavuzluğunda son derece ciddi araştırmalar yapmışlar, birbirlerinin yaptıkla­rını denetlemişler ve Aydınlanma Çağı süresince tüm insanlığa tarihte eşi az görülen bir ümit ve iyimserlik kaynağı olmuşlardır.
Reklam
91 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.