İnsanlar süt sağıyoruz, kaymak ve yoğurt yapıyoruz ya da tulumlara peynir basıyoruz bahanesiyle sanki ruhlarını havalandırırlardı orada; içlerini aylarca rüzgara, yıldızlara ve tabiata tutarlardı. Yayladaki çiçekler bir vakit onların içinde biterdi bu yüzden, kuşlar onların içinde cıvıldaşır, kurt ve çakal ulumaları da ağaçları yutan karanlığın öteki ucundan değil, âdeta onların içinden gelirdi. Hafiflemiş bir ruhla, çoluk çocuk, genç ihtiyar, kafileler hâlinde yayladan inilirdi daha sonra.
Sayfa 164Kitabı okudu
Reklam
Meğer soğuğun da sıcağın da uç noktalarda olmasına acı verici olabilirmiş.
Ölünün arkasından yaşamayı, üç beş gün acı çekip hayatımıza devam etmeyi öğrendiğimiz gibi, kendi çorak topraklarımıza da alışıyorduk galiba.
Selda kendini düşündü, benim neyim var hayatta? Hiçbir şeyi yoktu. Kalbini yokladı, kimi sevdim? Boş buldu içini. Boş, çorak, ıssız. Harabe bile yoktu içinde. Sevmekten korkmuştu. Bu da bir tür tembellik işte. Hep, ayrılacak olursa fazla acı çekmeyeceği kişilerle soluk, tatsız aşklar yaşamıştı. Neden? İnsan aşktan neden korkar?
Sayfa 196 - Can YayınlarıKitabı okudu
9 Nisan'da, Yahudi savaşçılar, Filistinlilerin ülke boyunca panik içinde kaçışmalarına sebep olan olaya imza atarak, Kudüs'ün batısında bulunan Deir Yasin köyünde; çoluk çocuk, kadın yaşlı demeden 200'den fazla insanı katletti. Yahudi yetkililerin tahmin ettiği gibi, Mısır, Ürdün, Suriye ve Lübnan'dan gelen Arap orduları, Ingiliz kuvvetlerinin Filistin'den ayrılmasıyla Filistin'i işgal etmeyi denediler. Fakat Arap seferberliği İsrail kuvvetleri ve Haganah'la karşılaştırılamayacak kadar zayıf, tecrübesiz ve kötü organize olmuş bir güçtü. Filistinli ve diğer Arap savaşçılar kolayca yenilgiye uğratıldılar. Hatta Ürdün Kralı Abdullah'ın komutasındaki İngiliz eğitimli Arap lejyonu bile yenilgiye uğradı.
Sayfa 149 - Timaş YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Geri199
1,000 öğeden 991 ile 1,000 arasındakiler gösteriliyor.