Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Çaresizlik ne alaka yaw
Birini ya da bir şeyi sevmek, değer vermek, onu her şeyiyle sevmek demektir çoğu zaman. Ne olduğunu, ne olacağını, sınırlarını bilip, hatalarıyla, eksikleriyle, yanlışlarıyla ve sebep olduğu üzüntülerle kabul etmek demektir. Hiç kıvırmasak mı? Kıvırmadan söyleyelim evet, gerçekten sevmek bir tür çaresizliktir. Bir şeyi gerçekten çok seviyorsan başka çaren yoktur da ondan seviyorsundur. Vizontele filminin meşhur bir sahnesi var ya hani. "İnsan memleketini neden sever?" diye sorar Belediye Başkanı ve cevabı da yine kendi verir; "Başka çaresi yoktur da ondan sever!"
Neden böyle yaparız ki hep
Sarıldığımız yerlerimizden iyice yaktık birbirimizin canını...
Reklam
birbirlerinin en çok canını yakanlar birbirlerine denk insanlardır.
"Korkuyorum!" "Neden?" "Beni çok üzeceksin!" O an bağırmak, sakın korkma demek istedim. Korkma, ben seni hiç üzmem... Diyemedim. Yaralarını görmüştüm çünkü. Belki de daha ilk günden yaralarımızla eşitlenmiştik birbirimize. Bizi birbirimize çeken benzer yaralar ağzımıza sıçacaktı. Herkes iyi bilir birbirlerinin en çok canını yakanlar birbirlerine denk insanlardır.
Ne olanları değiştirebilirim, ne de ömrüm boyunca seni anımsayıp üzülebilirim.
Zaten güçlükle üstesinden geliyorum yaşamak ağrısının...
Daima, kalbimin en ama en güzel yerinde...
Babalarını kalplerinin cennetinde saklayan (Soma'lı) çocuklara...
Reklam
ipotek etmekmiş vicdanı bedeli büyümenin
tüm bu olup bitenler hangi kötü yüreklinin rüyası?
Ağlayacak zannettim Ağlasaydı ben de ağlayacaktım Ama o gülmeye başladı Kahkahalarla gülmeye ‘Umutsuzluğunu’ güldü önce, ‘Korkularını’ güldü, sonra ‘benimle ne yapacağını bilmediğini’ güldü. Ben de ‘bilmediğimi’ sustum bir süre.  Peşinden de ‘seni seviyorum’ u sustum.  Gözleriyle, ne yapıyoruz biz, diye yazdı gözlerime, Sıkıca yumdum gözlerimi. Açtığımda ayaktaydı. Ben de kalktım.  Konuşmadan yan yana yürüdük.  Yolun sonuna geldiğimizde, “Kahven var mı?” Dedim. Varmış. İçtik. Huzurla baktık ara sıra birbirimize, sıklıkla da bardaklara. Uzun süredir ilk kez canım bu kadar az yanıyordu. Kahve hiç bitmesin isterdim. Ama bitti. Az önce yakaladığım huzura sarılarak usulca doğruldum. Kapıda bir kez daha “Seni seviyorum,” dedim.  O da “Hoşça kal” dedı. Ya da güle güle. En çok o an aşıktım ona. O kadar aşıktım ki giderken ne dediğini bile tam olarak duyamadım.
Bazen yetmiyor sevgi dediğimiz şey, insan elinden kaçıracak gibi oluyor bu müphem duyguyu
Reklam
Çünkü gördüğünden, yaşadığından korkar ekseriyetle insan.
“Delilik şüphesiz aptallıktan iyidir. Delilik var olmuş bir zekanın yok oluşudur; aptallık, var olmamış bir zekanın var olmamaya devam edişidir. Deliliğin hiç olmazsa mazisi şanlı. Aptallığın şerefli bir tarihi bile yok.” Peyami Safa, Matmazel Noraliya’nın koltuğu
Sayfa 143
yıkılmaya yüz tutmuş bahçeli evler gibiyim müteahhitlerin pis pis kestiği
çocuklardan ve köpeklerden başka kimse masum değil katılmayan ilk taşı atsın, buradayım ben, gövdem burada
kötü yaşayanlar güzel ölseler diye rica etsek Azrail'e kabul eder mi ecel?
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.