Pırıl pırıl bir cilâ görürüm, altı tahta... Yemyeşil bir çemenzar... Altında kara toprak... İpekler gibi bir ten, melekler gibi bir yüz... Artık... ne ben söyleyeyim, ne de sen işit dostum! Yakut damlası güneş... İçi alev, cehennem... Her neye baksam böyle... Düşündüm bu tahtanın, toprağın, iskeletin, alevin, cehennemin daha içi olacak... Her görünen şey yanar, erir, buhar olur ya!
Ben hayal ateşinde göze, hisse takılan her şeyi yavaş yavaş eritmeğe başladım. İçe doğru yürüdüm... Bir uykudan uyanır gibi oluyor insan! Sadi söyle demişti: Güzel bir insan? Elbet onu babam da sever. Marifet eğri büğrü bir deveyi bahtiyardır. sevmektir. Şimdi anlıyorum ki o deveyi sevmekte büyük marifet değil! Asıl sevilecek şey...
Evet ne bileyim ben? Asıl sevilecek şey!... Gözleri kör olmadan onu görebilenler, uçuruma düşmeden ona erebilenler, alev alev yanmadan onu sevebilenler, ne kadar
Ali Nihad Tarlan