Senin taravetdar (âbdar) dudağını resmetmek için akik suyuyla şafağın kanını emmişlerdir.Güzel ahular senin nergis gözünden utandıkları için kendilerini hayme-i Leyla'nın altına çekmişlerdir.
Sayfa 74 - SâibKitabı okudu
Hâb-ı gafletde gönül vasldan oldun mahrûm Fâze men nâle ile'l-vasli ve mâ hâbe sivâk (Ey gönül, gaflet uykusuna dalıp visâlden mahrum oldun, visâle na'il olan kurtuldu, senden başkası hüsrâna düşmedi.)
Sayfa 356 - Akçağ Yayınları
Reklam
Sâib şu iki beyitle kendini ne güzel tasvir ediyor: Kalemimin lisanından aşina lafızlar “mana-i bigâne” libasıyla çıkar. Her gülün eteğini tutma her şemin etrafında dolaşma! Garip güzelliği, bigâne manayı iste!
Hicrânuna tahammül eden vaslunı bulur Tûbâ li menyüsâ'adeti's-sabru ve's-sebât (Ayrılığına tahammül eden visaline erişir. Sabır ve sebatın yardım ettiği insan ne güzel insandır.)
Sayfa 111 - AKÇAĞ BASIMKitabı okudu
Hakikat gizli kaldıkça suret aleminde(gözle gördüğümüz şu alem) alım satım olur. Alınan ve satılanın ayrı ayrı şeyler olduğu kanaati olmalı ki bu hal devam etsin.Birlik tecelli ettiği zaman alanin ve satanın birliği meydana çıkar.Bütün bir hayatın her türlü şekillerini ifade eden bu alım satım da elbet durur; tadı kalmaz.Vahdetin kesret içinde tecelli yaşayış için onu ahengi ve güzelliği için zaruridir.
Benim meskenim Kerbelâ toprağı olduğu için şiirlerim nereye giderlerse onları hürmetle karşılamak lâzımdır. Benim şiirlerim altın değil, gümüş değil, inci değil, topraktır. Fakat Kerbelâ toprağıdır.
Sayfa 13 - AkçağKitabı okudu
Reklam
870 öğeden 991 ile 870 arasındakiler gösteriliyor.