Senin taravetdar (âbdar) dudağını resmetmek için akik suyuyla şafağın kanını emmişlerdir.Güzel ahular senin nergis gözünden utandıkları için kendilerini hayme-i Leyla'nın altına çekmişlerdir.
Sâib şu iki beyitle kendini ne güzel tasvir ediyor:
Kalemimin lisanından aşina lafızlar “mana-i bigâne” libasıyla çıkar.
Her gülün eteğini tutma her şemin etrafında dolaşma! Garip güzelliği, bigâne manayı iste!
Hicrânuna tahammül eden vaslunı bulur
Tûbâ li menyüsâ'adeti's-sabru ve's-sebât
(Ayrılığına tahammül eden visaline erişir. Sabır ve sebatın yardım
ettiği insan ne güzel insandır.)
Hakikat gizli kaldıkça suret aleminde(gözle gördüğümüz şu alem) alım satım olur. Alınan ve satılanın ayrı ayrı şeyler olduğu kanaati olmalı ki bu hal devam etsin.Birlik tecelli ettiği zaman alanin ve satanın birliği meydana çıkar.Bütün bir hayatın her türlü şekillerini ifade eden bu alım satım da elbet durur; tadı kalmaz.Vahdetin kesret içinde tecelli yaşayış için onu ahengi ve güzelliği için
zaruridir.
Benim meskenim Kerbelâ toprağı olduğu için şiirlerim nereye giderlerse onları hürmetle karşılamak lâzımdır. Benim şiirlerim altın değil, gümüş değil, inci değil, topraktır. Fakat Kerbelâ toprağıdır.