*****
Cîfe-i dünyâ degül kerkes gibi matlûbuz
Bir bölük ankalaruz Kâf-ı kanâ'at beklerüz
(Akbaba gibi dünya leşini istemiyoruz.
Biz bir bölük ankalarız, kana'atı Kaf dağını bekleriz.
*****
*****
Bilürdüm sende hem var ol hevâ kim mendedür ey ney
Dem urdukça eger çihsaydı âteş bend bendünden
(Ey ney, eğer üfledikçe boğumlarından ateş çıksa idi bendeki aşkın sendede olduğunu anlardım.)
*****
*****
Bu ne sirdur sırr-ı işkun demeden bir kimseye
Şehre düşmüş men seni sevdüm deyu âvâzeler
(Aşkının sırrı nasıl bir sırdır ki, ben kimseye söylemeden şehirde benim seni sevdiğim haberi çalkalanıyor.)
*****
*****
Bülbül-i gam-zedeem bâğ u bahârum sensen
Dehen ü kadd i ruhun gonca vü serv ü semenüm
(Gamlı bir bülbülüm, bahçem, baharım sensin. Benim goncam senin ağzın, benim servim senin boy bosun, benim beyaz gülüm ise senin yanağındır.)
*****
Dil bedest aver ki hacc-ı ekberest
Ez hezârân Ka'be yek dil bihterest
Ka'be bünyâd-ı Halil-i Âzerest
Dil nazar-gâh-ı Celîl-i ekberest
"Gönül ele al ki hacc-ı ekber budur.
Bir gönül binlerce Kâ'beden daha üstündür.
Kâ'be, Hazret-i İbrahim'in yaptığı bir binadır.
Gönül büyük Allah'ın baktığı yerdir".
Sadi