Nasıl oldu da bunu atladım!
Sözlük okuma sapıklığımın bir parçası olan bu kitap hakkında bir kaç kelam etmek isterim.
Yaşar Kemal hakkında sayfalar dolusu yazıp söyleyebiliriz. Ama bu sözlüğün farklı bir yanı var. "Yaşar Kemal Sözlüğü". Başka bir yazara özel hazırlanmış bir sözlük var mı bilmiyorum.
Bu sözlüğü edindiğimde, İnce Memed de geçen bilemediğim kelimelere tekrar tekrar bakmak oldu ilk işim.
Kelimelerin tamamı Yaşar Kemal kitaplarında bulunan kelimelerdir. Üstelik sözlüğün yapısı enfes. Hangi kelime hangi kitapta, hangi yayın evinde hangi basımda hangi sayfada geçmiş, nokta atışı yapmış sayın Ali Püsküllüoğlu. Üstelik ilgili cümleyi de eklemeyi ihmal etmemiş.
Kelimeler büyük çoğunlukla Çukurova dolaylarına özgü. Kalıplar, deyimler birbirinden güzel. Zaten Yaşar Kemal okuyanlar şakkadanak anlayacaklardır bazı kelimeleri. Hatta çoğusu ağzınıza yuva bile yapacak. Keşke kelimesi artık dimağımdaki yerini "keski" ye bıraktı mesela. Keşke kullanmıyorum her nedense.
Sözlük okuma adeti olan olmayan her Yaşar Kemal severin okuması halinde, müthiş yararı olacağını düşündüğüm kitap/sözlük.
Ali Püsküllüoğlu'na bu değerli çalışması için teşekkür ederim.
Okuyacak olanlara iyi okumalar dilerim.
Anadolu’daki efsaneleri şiir şeklinde ele almış yazar. Kitabı beğendim özellikle portakal ağacının çocuğu Tur ile limon ağacının kızı Unç’un söylencesi gerçekten çok güzeldi.
tavşan öldüye vurmak : (deyim) Ölmüş gibi hiç ses soluk vermeksizin yatmak, ölmüş numarası yapmak.
Örnek: Kendini yere attı. Tavşan öldüye vurdu.
(Ortadirek - Ant yayınları 1968 2.baskı sayfa 95)
cıcığı çıkmak(deyim): iliklerine değin ıslanmak, sırılsıklam olmak, çok ıslanmak.
"Bir anda ikimiz de sırılsıklam olduk, cıcığımız çıktı."
Deniz Küstü - Toros Yayınları 1982 2. baskı sayfa 87
Argo: dilimize Fransızca yolu ile girmiş olduğunu söylüyor kaynaklar. Fransızca biçimi "argot", söylerken sondaki "t" ünsüzü söylenmiyor imiş.
Argo için The Oxford Universal Dictionary (1967) şu bilgileri vermiş; 1890 dan beri kullanılıyor.Fransızca ve kökeni bilinmiyor.Jargon, slang ya da hırsız, serseri sınıfının özel söz
“Aynı biçimde yazılacak bir roman , aynı dil kullanılacaksa , niçin yazılmalıydı iki , üç roman ? Bir roman yetmez miydi ? Her konu , her atmosfer yeni bir dil getirmeliydi. Bu bende gençliğimden bu yana bilinçli bir uğraştı. Yazı dilinde olmayan birçok sözcük de getirmiştim dile. Anadolu’da kullanılan , yazı diline girmemiş sözcükler , deyimler. Sonra da bir uzman , Ali Püsküllüoğlu , Yaşar Kemal Sözlüğü diye bir sözlük çıkardı. Benim yaptığım önemli iş bu değildi. Bu benim için bir gereksinmeydi. Yalnız , yeni bir yazı dili , roman dili yapmak , dilin derinliğine inmek , anlatımın bütün olanaklarını denemek , dilde yeni nüanslar bulmak , yeni bir dil atmosferi yaratmak ; bence iş buydu işte. İşin özü , dili de yaratmak gerekti. Romanın dünyasını , kendine özgü dünyasını yepyeni , kişilikli yaratır , kurarken bir yeni yazı dilini de yaratmalı , kurmalıydı.”