Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Yasar Kemal'in yerine Yobazoglu Kürt Hasan söze karışır: "istesem", diyordu "Ali Safa Bey atını degil, karisini da verecekti on yedi dönümlük kiraç tarla için. Merhamet ettim de karisini degil, atini istedim. Atini veren karısını vermez miydi, elinizi yüksek vicdaniniza koyun da söyleyin"
Ali Rıza Bey
Ali Rıza Bey bir ara kereste ticareti ile haşır neşir olsa da, sonunda iflas edecek ve yedi yaşındaki Mustafa'yı ve kız kardeşi Makbule'yi yetim bırakacaktı.
Reklam
Mustafa Kemal Paşa, artık Karargâh’tan ayrılarak İstasyon’da bir ev edinmişti. İsmet Bey, ben iyileşir iyileşmez, Karargâh’a gelmemde ısrar ediyordu. Babasının ölmüş olduğunu haber aldığım zaman, onu taziyeye gittim. Beni orada alıkoyarak tekrar vazifeme başlattılar. Vaktiyle Binbaşı Salih’in işgal ettiği büyük oda on üç küçük bölmeye ayrılmıştı. Bunlardan biri de benimdi. Gözlüklü, şişman bir adam karşıma çıkarak dedi ki: — Safa geldiniz, uğur getirdiniz, Şark’tan şimdi aldığımız bir telgrafa göre Kâzım Karabekir Kars’a girmiş. Bundan sonra, küçük bölmelerde oturan zabitlere seslenerek: — Şark kısmını idare edenler bu akşam tatlı yiyecekler, Garp kısmında olanlar pırasa yiyecekler, dedi. Etrafını yirmi kadar Erkân-ı Harp Zabiti aldı. Bunlar, ben hastayken gelmiş olanlardı. Neşeli, şişman zabit, Mustafa Kemal Paşa’nın yanında hizmet eden Yüzbaşı Tevfik idi (soyadı: Bıyıklı). Kars’ın işgali bizim ümitsiz vaziyetimizde tek ışık olmuştu. Miralay İsmet de çok sevinmişti. Geldi, hemen oturup: — Kâzım Karabekir’i tebrik edelim, dedi. Derhal bir tebrik telgrafı yazdık. Duyduğuma göre, Miralay İsmet, Mustafa Kemal Paşa ile çalışmadan önce, Kâzım Karabekir’in en yakın arkadaşıymış. Bu sebepten çok memnun görünüyordu. Karabekir’in bu başarısı, muntazam ordu kurma işiyle uğraşanlara kuvvet verdi. Bu aralık, Ali Fuad Paşa aleyhinde geniş bir propaganda dönüyordu. Onun Mustafa Kemal Paşa’ya rakip olduğunu ileri sürenler vardı. Belki bu yüzden, Mustafa Kemal Paşa da onun çok aleyhinde bulunuyordu. Bu da Ali Fuad’ın çok dostu olan Dr. Adnan’ı ziyadesiyle üzüyordu.
Ali Safa Bey hayat savaştır diyordu. Daha çok, daha çok toprak. Hayat savaş değilse hiçbir şey değildir Toprak savaşıysa, savaşların en kutsalıdır. İnsanoğlu bu dünyada bir de savaşmıyorsa, ne işe yarar? Ottan çöpten ne farkı olur?
"Ali Safa Bey hayat savaştır diyordu. Daha çok, daha çok toprak.”
Reklam
Ali Safa Bey hayat savaştır diyordu. Daha çok, daha çok toprak. Hayat savaş değilse birşey değildir. Toprak savaşıysa savaşların en kutsalıdır.
Sayfa 12 - Toros YayınlarıKitabı okudu
Ali Fethi Okyar
1911 yilnda İtalya Trablusgarp'ı ișgal edince birçok İttihatçı akranı gibi o da Libya çöllerinin yolunu tuttu. Bir sene sonra çkan Birinci Balkan Savașı'nda soluğu Bolayır' da aldı. Burada Mustafa Kemal ile beraber görev yapacaktı. Edirne'yi ablukaya alan ve Çatalca'ya kadar gelen Bulgar ordularını arkadan sıkıştırmak için planlanan askerî harekâtta kurmay başkanlığını yaptığı kuvvetler üstüne düşeni yapıp taarruza başlamışlarsa da, kurmay başkanlığını Enver Bey'in yaptğı X. Kolordu Şarköy'e zamanında varamadığından düşmanı iki taraftan sıkıştırma planı suya düştü. Mustafa Kemal ve Fethi beylerin kuvvetleri ağır kayıplar verdi ve sürpriz harekat bir hezimetle sonuçlandı.
Sayfa 137Kitabı okudu
Söyledikleri kapsamlı bir plana ișaret ediyordu ve olayın üç-beş kişiyle sınırlı olmadığını ispatlar nitelikteydi. Suikastın ilk başta Ankara'da yapılmasına karar verilmiş, hatta burada keşif bile yapılmış, ancak Ziya Hurșit'in abisi, Ordu Mebusu Faik'in itirazıyla bundan vazgeçilmiști. İlerideki sorgulamalarda da ortaya çıkacağı üzere, Ankara'da kendilerine para ve yatacak yer sağlayan Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası İzmir Mebusu Ali Şükrü Bey'den başkası değildi. Mustafa Kemal'in sınıf arkadaşı Ayıcı Arif de işin içindeydi; An- kara' daki suikast kendisinin Kavaklıdere'deki evinden yapılacaktı. Ankara'dan sonra Bursa'da da bir keşif yapılmış, ancak burada bir eylemin mümkün olmadığı görülünce İzmir'de karar kılınmıştı.
Sayfa 355Kitabı okudu
Reklam
Çawani başi lo
Lavo Ali Safa, bu serseran hati, sercavan hati, vira rune! dedi. Ali Safa Beyi yanına oturttu: Çayani? Yanındakiler: Nasılsın diye soruyor, dediler. Du hati bal Bege? Beyin yanına mı geldin diye soruyor. Beg vıraye! Bey burada diyor, dediler.
Neden?
Ali Safa Bey hayat savaştır diyordu. Daha çok, daha çok toprak. Hayat savaş değilse hiçbir şey değildir. Toprak savaşıysa, savaşların en kutsalıdır, insanoğlu bu dünyada bir de savaşmıyorsa, ne işe yarar? Ottan çöpten ne farkı olur?
Güldüm ;)
Ben bu atı anlamadım. Belki de bu bir at değil Bey." Ali Safa Bey iç geçirdi: O bir at Adem, o bir at, dedi.
Yapı Kredi Yayınları
"Bir gün Boğaziçi vapurunda, Hasan Ali Yücel, onu bana takdim etti. - Peyami Safa Bey... Ve aramızda hemen büyük bir dostluk tutuştu. İkinci Dünya Harbine kadar süren, derken siyasî görüş ayrılığından gölgelenen, hele benim mürşid eşiğinden içeri göz atışımdan sonra büsbütün tavsayan; Türkiye'nin en büyük şairi bilinirken Müslümanlıktan başka gaye tanımayışım meydana çıkınca, benden teker teker el çekenlerle bir hizada pörsüyen, tekrar canlanan ve aynı gayede buluşuyormuşuz hissini veren; yine, çatlayıp kuruyan ve öyle kalan mahzun bir dostluk... Ama gençliğimin en sıcak dostluklarından biri. Boyuna çizgisine girer gibi olup, sonra çizgisinden çıkar gibi olan, fakat hiçbir zaman tam zıddına dönmeyen bu eski dostluğu, arada bir tersine çevirici tek saik, daima Peyami'nin değişmeleri olmuştur. Biz sabit kaldık ve hep yerimizde bekledik. Zira yerimizi bulmuştuk."
Sayfa 63 - Büyük Doğu YayınlarıKitabı okudu
Ertesi sabah Ali Safa Bey Durmuşu köye gönderdi.
Sayfa 405Kitabı okudu
421 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.