Ali Cihan Bakır

“Kendine dünya kurmaya niyet edenlerin, kendini gerçekleştirmeye gayret edenlerin, kendini inşa edenlerin eğitim hayatı bitmez.”
Sayfa 237 - Kronik
Reklam
“Bu yıkılış, artık, sadece bir devletin mağlubiyeti değildi. Mesnetsiz bir hayalin sona erişiydi. Bir ruhun, bir zihniyetin tamamen çöküşüydü. Bir masal, bir imparatorluk masalı sona eriyordu. Meğer bizim saltanat zannettiğimiz şey, sadece bir gaflet uykusuymuş. Bir devlet ve bir zihniyet olarak imparatorluk, daha Cihan Harbi’nden önce ve Balkan yenilgisiyle zaten sona ermiş oluyordu…”
Sayfa 43 - Remzi KitabeviKitabı okudu
Rıza Şah ve Mustafa Kemal
“1920’li yılların başlarında her iki adam da benzer devlet inşası görevleriyle karşı karşıyaydılar ve benimsedikleri yöntemler yüzeysel bir benzerlik taşıyordu. Öte yandan Mustafa Kemal faaliyetleri için meşruiyet aramak ve bunları hukuki ilkelere dayandırmak konusunda her zaman dikkatli olmuştu. Ordunun siyasal hayata müdahalesini ortadan kaldırmış ve Türkiye’nin İkinci Dünya Savaşının karışıklıklarından uzak durmasını sağlayacak ve birgün iktidarı bırakabilecek, devamlılığı olan bir parti yani Cumhuriyet Halk Partisi’ni kurmuştu. Kriz anlarında İslam’ı kullanmak acizliğinden sakınmış ve Kemalizmin altı okuyla faaliyetlerine teorik bir tutarlılık vermeye çalışmıştı. Dahası kişisel olarak yozlaşmış değildi. Rıza Han’ın tesis ettiği patrimonyal monarşi bu olumlu özelliklerin hiçbirini taşımıyordu…”
Sayfa 118 - İstanbul Bilgi Üniversitesi YayınlarıKitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
“19. yüzyılın sonlarında Ortadoğulu entelektüeller, birkaçı istisna olmak üzere, eklektik olmaktan çok sistematiktiler ve birçok Avrupalı düşünürden ( Comte, Spencer, Darwin, Büchner, Renan, Durkheim vd.) parçalar devşirmiş olsalar da onlar için ‘kitle psikolojisinin babası’ Gustave Le Bon diğerlerinin arasında en çok öne çıkan isimdi. Hem Action Française’in kurucularına hem de Benito Mussolini’ye ilham kaynağı olmuş Le Bon sadece Fransa’da değil, Balkanlar ve Ortadoğu’da da genç subaylar arasında son derece popülerdi. Le Bon’un yazdıklarında Ortadoğulu entelektüelleri etkileyen unsur onun halka hitap eden pozitivizmi ve bilimciliğinin yanı sıra otoriter eğilimleriydi. Kalabalıklara ve kitlelere duyulan derin güvensizlik Osmanlı ve İran reformcularının düşünüşünün bir parçası haline gelmişti…”
İstanbul Bilgi Üniversitesi YayınlarıKitabı okudu
Richard W. Cottam: Musaddık’ı devirmek gerçekten tarihi bir karardı. O sırada İran tam da nüfusunun büyük çoğunluğunun geometrik bir artışla politize olmaya başladığı kritik dönemeçteydi. Bilinçlenen bireyler tanıdıkları liderlere bakıp, destekleyebilecekleri düsturlar, değerler ve kurumlar arayacaklardı. Eğer Musaddık, Ulusal Cephe ve Kuran’ı daha liberal bir şekilde yorumlayan dini liderler İran hükümetini kontrol etmeye devam etselerdi, uyuyan bu kitlelere önderlik edebilirlerdi. Aksine, halktan kopuk diktatör bir şah onların yerine geçti… Birleşik Devletler’in politikası İran tarihini kökünden değiştirdi. Bu politika tek güvenilir dış destekçisi ve ideolojik müttefiki olarak Birleşik Devletler’i gören milliyetçi elit bir kesim yarattı. İran’ın ulusal bütünlüğünü ve saygınlığını simgeleyen bir hükümetin bertaraf edilmesine yardım ederek sonraki rejimin ulusal meşruiyetini yok etmiş oldu…
Sayfa 260 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Reklam
61 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.