Ben hep hikayeler dinlerim. Hayatlar, aşklar, kederler, acılar. Kalbimde aşkı kaybettiğim günden beri o kadar çok hayat dinledim ki. Bazen bir kaldırım taşında oturup ağlayan bir kalpten bazense bir köprüde atlamak istermişcesine dalgarı seyreden bir kalpten. Her hikayede bir parça hüzün bir kaç damla göz yaşı var. Neden bu sefer elimize kalemi alıp saf aşk dolu mutluluğun hikayesini yazmayalım ki? Bunca acı ve keder neden mutlu gülümsemelerin vesilesi olmasın? Cesaret mi bitti kalplerde? Aşkı ne zaman bu kadar rencide ettik? Neden sevmek için sadece iki kalp lazımken artık tenine göz gezdirir olduk? Zaman aşk zamanı, gerçek aşkı arama sadece kalplere dokunma zamanı. Bırakalım ne giydiğini güzel mi diye seyretmeyi, kalbine bakalım seveceğimiz zaman. Kalbine dokunalım sevdiğimizin, incitmeden, kırmadan, safça sevelim o kalbi...