GÜNAYDIN
Saat sabahın altısına kadar mat çalıştım. Tam dedim uyuyacağım doğru dürüst uyumuyorum kaç gündür, annem gelmiş neymiş efendim ablamın ayakkabısı yırtılmış işyerine git falan fistan... Bende de şöyle bir huy var, biri beni uykumdan uyandırırsa bir daha asla uyuyamıyorum. Neyse bıraktım ayakkabıyı geldim eve annem diyor ki "Hadi şimdi uyuyabilirsin. " Kadın uyku mu bıraktın? Sonra da diyor ki "Sabaha kadar kitap okursan tabii uykusuz kalırsın"
....
Yani kadın ne yaptı ne etti lafını koydu ya helal olsun.
Orada bittim ben....
Çoktan farketmiş olmalısınız ki, o bu dünyadan değil.
Tüm civar ona güldü.
Tam bir beceriksizdi, acınacak halde görünürdü.
Annem, “O bir iz sürücü, ebedî bir mahkûm!.. İz sürücülerin ne tür çocukları olduğunu bilmiyor musun?”derdi.
Ben onunla tartışamazdım bile.
Onun ebedî bir mahkûm olduğunu|ben de biliyordum.
Ve çocuklarını…
Ama ne yapabilirdim
"Dün bardaktan boşanırcasına yağan yağmurdan korunmak için sundurmasına sığındığımız o büfe, şimdi kepenkleri açılmış bir çiçekçi dükkanıydı."
Bir Kadının Yaşamından Yirmi Dört Saat'
STEFAN ZWEIGH