Nasıl başladı, ne vakit başladı, bilemiyorum. Ama ilk belirtiler, dokuz yaşımda iken patlak verdi. Misafirlerle bahçede oturuyorduk. Yaşlı bir zat saati sordu. Aksi gibi, kimsede saat yoktu. Eniştem içeri, saate bakmaya koştu. Ben o aralık: “Üçü yirmi geçiyor” diyivermişim. Bu tutturuşa, önce kimse şaşmadı. Boğazda, geçen vapurlara bakıp zamanı
rahleler kapanınca kilere sığıyor mu âla, çünkü seveni hâlâ pek bulunmuyor fakat şu yeşil cildi alır biri okur mu rafta bir sahaf gibi yavaş yavaş bunuyor
Reklam
"Bu konulardan niye dem vurup duruyorum? Neyi çözer bunlardan söz etmek? Bu kitabı alanlardan biri de palto mu diktirir bana? Yeni çizme mi alır? Almaz Varenka, okur hikâyeyi sona erinceye kadar okuyup haz alma fikrindedir."
DTCF'nin iç yüzü
BİR FAKÜLTENİN İÇ YÜZÜ Ulus Meydanından Yenişehir’e doğru muazzam büyük caddenin üzerinde uzayan bir bina var. Alnında, “Hayatta en hakiki mürşit ilimdir” yazılı. Hayran hayran bakıyorsunuz. Ne güzel bina, ne büyük söz. Hele bir de içeri girin. Korkmayın, çekinmeyin. Bu fakültenin içini, dışını ben çok iyi bilirim. Dört yıl orada bulundum. Ben
Rahleler kapanınca kilere sığıyor mu Âlâ, çünkü seveni hâlâ pek bulunuyor Fakat şu yesil cildi alır biri okur mu Rafta bir sahaf gibi yavaş yavaş bunuyor
Sayfa 29 - Ötüken NeşriyatKitabı okudu
Eski
Rahleler kapanınca kilere sığıyor mu Âlâ, çünkü seveni hâlâ pek bulunuyor Fakat şu yeşil cildi alır biri okur mu Rafta bir sahaf gibi yavaş yavaş bunuyor
Sayfa 29 - Ötüken NeşriyatKitabı okudu
Reklam
43 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.