Memleketin ne kadar aklı başında adamı varsa küpünü doldurmakla meşgul. Kocanın bütün arkadaşları Karun'a döndü. Halbuki memlekete bir hal olursa seninkinin İsviçre'ye kadar kaçmak için bilet parası yok. Hep aynı nakarat: Namus! Namus! Anladık; namus güzel şey: Ama bir parça olursa!.. "
Karı kocalık denen şey ne tehlikeli şeydi! İnsanın kırk yılda biriktirdiği namusu bir kadının elinde bulunuyordu. İnsan "koca" olduğu için başka iki kişinin işlediği günahın cezasını çekiyordu; haberi olmadan bedbaht oluyordu. Halbuki insan felaketini bile bile taşırsa yükü hafiflerdi.
Ne yapayım; ben inkılabı bir aşkın heyecanına yakışmayan şuurla, hesabın, rakkamın soğuk kanı ile sevdim. Keşke bu türlü sevmeseydim; keşke her aşk gibi bu da bende bir kasırga kadar mantıksız olsaydı;
1- Türk çocuklarının memleket için hudutlarda elele öldüklerinden haberiniz var mı? İnsanların memleketleri için öleceğini kabul ediyor musunuz?
2- İktidar mevkiinden çekildikten sonra da vatanperver misiniz? Fırkanız düştükten sonra da memleketi sevecek misiniz?
3- 24 saatin kaç dakikasında memleketi düşündüğünüzü sorarlarsa söyleyecek vaktiniz var mı?
Parayı bu kadar yakından tanımasaydı, ne kadar bahtiyar olacaktı. Para, başkasında anlaşılmıyordu: Parayı insan kendinde anlıyordu. Paraya, anlamayarak uzaktan baktığı eski günlerine imrendi.
hem "dünyanın her tarafında bu böyleydi.": "Mesut olmak istiyor musun, saadetini muayene etmeyeceksin." Gözlerini kapamazsa, kimse hayatta güzel rüya göremezdi.