Belki ermeni isyancılar tarafından Van'da yapılan vahşetin uygun bir şekilde örtülüp gizlenmesinin sebebi, ermenilerin bu konuda maharetle anlattıkları hikayelerdir: " Van'daki olaylar 20 Nisan 1915'te Türklerin ermenilere yaptıkları baskın ve saldırı ile başlamış ve bunu takip eden ermeni saldırıları sadece kendilerini savunmak için yapılmıştır." Hristiyan batıda kabul gören hikaye şekli bu idi, çünkü Hristiyanlar tarafından anlatılmıştı.
Demek ki, suçlu olan insanların kendileri; onlara cennet verildiği halde, özgürlük istemişler, mutsuz olacaklarını bildikleri halde gökten ateş çalmışlar.
16. asır gezgini Salomon Schweigger "Bütün sahte dindanlar gibi Allah'ı kandırmak için camiler, mabetler gibi böyle muhteşem yapılar ortaya koyarlar. Buna rağmen evleri son derece mütevazı" diyor.
O gün akşama kadar onun huzurunda dinlediklerimden sonra kendi kendime dedim ki: "Ne üzüntüler içinde yaşıyor. Bütün mevkiini verseler, insan, bu adamın teni içinde yirmi dört saat yaşamağa ürker!"
Asıl tehdit:
Ordusuna güvenmeyen ve inanmaya bir halk.
Halkına inanmayan ve güvenmeyen bir ordu
Kendine inanmayan ve güvenmeyen asker.
Birbirine düşmanlaşmış halk yığınlarıdır.
İşte benim en büyük endişem budur.
Eğer atalarım, Müslüman orduları tarafından fethedilen bir ülkede Hristiyan olman yerine, Hristiyanlar tarafından fethedilen bir ülkede Müslüman olsalardı, onların inançlarını koruyarak on dört yüzyıl köy ve kentlerinde yaşamaya devam edebileceklerini sanmıyorum.