●●Gazze Mektebinden alacağımız ilk ders "Yeniden Ahiret Öncelikli Yaşamak" gayesi olmalı.
●Gazze her gün yeniden ölürken uyuyan ümmeti diriltecek!
●Zalimlerin toplumları uyutmasi için yanlarında her zaman sihirbazlar var.
Geçmişte de vardı, bugün de var !
●Cihadın sadece savaşmak olduğunu düşünenlere, cihad sadece savaşmak değildir!
Cihad; insanla İslam arasındaki engelleri kaldırmaktır!
●Cihadı terk ederseniz, Allah sizi zillete iter!
●Cihadı terk ederek kendi elinizle kendinizi tehlikeye atmayın!
●Bizi intikamına memur kıl Allah'ım.
O siyonistlerle çatışmayana kadar, ruhumuzu alma Allah'ım.
Bu yolda bize izzet ver Allah'ım.
Mücadele aşkı ver Allah'ım.
Son nefeste de şehadet ver Allah'ım.
📍#07/05/24--Diyarbakır/Muhammed Emin Yıldırım
Daha çok gençlere hitap eden, zamanımızın gençliğinin içinde bulunduğu “aşk” öykülerini eleştirir nitelikte bir hikâye. Kurgusu basit olmakla birlikte içinde barındırdığı kıssalarla bir roman olmanın ötesine geçip hayatın içinden dersler vermesiyle zenginleştirilmiş bir yapıt.
Güzel bir sevme, Allah için sevme, Allah için sevdiğinden vazgeçme ve güzel bir vuslatın tasvirinin yapıldığı kitap, birbirini önce Allah için seven, harama bulaşmamak adına yine Allah için uzaktan sevmeye razı olan iki gencin aldığı büyük ödülün hikayesi anlatılıyor.
Hikmet Anıl Öztekin "Fesleğen" ile yine aşkı ve ilahi aşkı harmanlıyor ve okurlara değerli bir eser sunuyor. Bunu yaparken de okurlar için bir not düşüyor. Onu iyi bir yazar değil de iyi seven biri olarak hatırlamalarını istiyor. Bunun için de onlara Fesleğen ile Seyyah’ın hikayesini sunuyor.
FesleğenHikmet Anıl Öztekin · Hayy Kitap · 201715,1bin okunma
Ailem müslüman fakat ailemde namaz kılan, Kur'an'ı Kerim okuyan, tesettürlü yok, duadan ve oruçtan başka ibadetleri yok.
Medrese eğitimi almadım, imam hatip okullarında okumadım, ilahiyat okumadım.
İslam, namaz, oruç, tesettür, ibadet, okuma, öğrenme, öğrendiğini uygulama bunların hepsi bana Allahu Teala'nın hediyeleri.
Çok küçük yaşlardan (8-9 olabilir) beri İslam'ı öğrenmeye öğrendiğime iman etmeye gayret ediyorum.
Kimse bana namaz kıl, Kur'an'ı Kerim oku, tesettürlü ol, oruç tut, yalan söyleme, kul hakkı yeme vs demedi ben bunları beni yaratan sonrada kendisini tanıtan Allahu Teala'nın hidayet vermesi ile öğrendim öğreniyorum.
Mükemmel değilim hatalarım, günahlarım var ama hata ve günahlarımdan da yine Allah'a sığınıyorum, yalnızca Allah'ımın affına muhtaç yanlışları olan aciz bir kulum.
Keşke İslam aşkı olan bir yuvada ailemden öğrenerek yetişseydim ama öyle olmadı böyle oldu Rabbim aileme de hidayet nasip etsin 🤲🏻
Telefonumun notlar arşivine girdim.
2014-2015 yıllarındaki notlarımı okurken bir şeyler dikkatimi çekti. Taze hidayet ile herkese tebliğ yapma aşkı, ezberlenmiş birkaç cümle ile yıllardır alışılagelmiş ülkemizin inançlarını değiştirme aşkı..,
Aslında buradaki tebliğ adı altında insanları taciz edercesine saldıran arkadaşlarda sanırım geçmişlerimizi görüyoruz. Ve bunun için de şefkat damarıyla aslında ne kadar malayani şeylerle meşgul olduğunu bazen doğru bazen yanlış üslup ile anlatmaya çalışıyoruz.
Çünkü bu zamanı şayet bana geri verseler yemin ederim tüm kitapları nefsime okurdum. Cedel ve münakaşa için tek satır okumazdım. Nefsime okur, tatbik eder ve yaşardım. Çünkü Allah birinin hidayetine vesile kılacaksa seni şayet yolda karşıdan karşıya geçerken de yaptırır. Bunu sebep göstererek insanları taciz etmenin manası yok. 9 yıl geçmiş aradan dile kolay onca notlar yazmış, ezberlemeye çalışmışım. Ama üzülerek itiraf ediyorum( sizleri şahit tutmak istemezdim) hala kaza namazı borcum var. Nefsime okumuş olsaydım o yılları kalır mıydı? Sanmam.
Belki yaş geçti hafız olamadık ama bence birkaç cüzün hafızı dahi olunabilirdi. Her şey Kur’an için diyoruz ama onu okumak yerine nerede millete sataşacak bir bilgi var onu okuyoruz değil mi? Çünkü alt etmek istiyor nefis onu. Ama kendini alt ediyor farkında bile olmuyor.. 9 yılda millet alim oluyor, biz hala cahil cahil konuşuyoruz.
Rabb’im boş vaktimizin, sıhhatimizin kıymetini bildirsin. Kendi razı olacağı işlerle meşgul eylesin. Kimseye bizi fitne kılmasın. Herkesin kınadığı bir hayatla imtihan etse dahi ahirette pişman olanlardan eylemesin.
Sakın Allah'tan saklamaya çalışmayın içinizdekileri
Ne yaparsanız yapın Allah bilir aklınızdan geçenleri
O ki Hesap Günü için bir kitaba işler yapıp ettiklerinizi
Kimi zaman da öne çeker ve alır erkenden intikamını
Sayfa 99 - Zuheyr bin Ebi Sulma MuallakasıKitabı okuyor
Birisi 21 yaşında mezun olmuş ama işe girmek için 15 yıl beklemiş.
Birisi hiç eğitim almamış ama 25 yaşında milyoner olmuş.
Birisi 25 yaşında evlenmiş ama 5 yıl sonra boşanmış.
Birisi 40 yaşında evlenmiş ve sonsuz aşkı bulmuş.
Geç kalmış değilsiniz. Erken de değilsiniz.
Tam olarak olmanız gereken yerdesiniz.
Zamanın sahibi olan Allah'a güvenin...
Bu kadar çabuk unutmamız, her şeyi bu kadar çabuk unutmamız rezilce... Biz, en başta sessizliği unuttuk! Sessizlik denen hazineyi konuşarak israf ettik. Kendimizi şerh etmeyi unuttuk.
Yaradan'ın gözünde kimsenin üvey kul olmadığını unuttuk. Cennet diye diye, huri diye diye, aşkı unuttuk. Allah'ın insanı yaratması başlı başına bir daveti zaten aşka... Bunu unuttuk. Yaradan'ı sevmek, onun yarattığı meczubu da, dilenciyi de, günahkarı da sevmekle mümkün olur. Bunu da unuttuk. Tüm yolların aynı yere çıktığını, çırpınıp dursak da ölümün duvarını alamayacağımızı unuttuk.
Merhaba bugün sizlere farklı bir romanla geldim.Roman gibi ama daha çok deneme tarzında şiirsel bir anlatımla yazılan bir kitap.
Hayat aslında hepimizin bildiği bir çocuk oyunundan ibarettir ..
TAŞ-KAĞIT-MAKAS... diye başlıyor kitap...
Ve bu başlıklar halinde üc ana bölümden oluşmaktadır.
Yazarımız küçüklüğünden itibaren içinde yaşattıklarını kaleme dökmüş diyebilirim.Tasavvufi yönü ağır basan bir kitap.İnsanın içi huzur doluyor.
Aşk,Allah aşkı,tasavvufi konular yer alıyor.
Ki yazarımız kendini bulma yolculuğunda içe dönük yaşadığı hisleri de paylaşmış.
Gerçek aşka yöneliş kitabı gibi de diyebilirim.Ayrıca biraz da bana kişisel gelişim tarzı tadında geldi.
Kesinlikle rahat bir kafa ile okunacak güzel bir kitap.
Yazarımızın,yayınevinin ve sevgili moderatörümüzün emeğine sağlık..
Yıl 1473. Yer Otlukbeli. İki Sultanımız, iki şehzademiz, iki Türk, iki Müslüman ordumuz var. İki ordumuzun dilinde yükselen "Allah Allah" seslerimiz var. Bir de iki kirpimiz var. Biri dişi, öteki erkek. Aşkı bu kirpilerden öğreniyoruz. Savaşı da.. Savaşın geleceğini Hayyam adlı bir akbabadan öğrenmelerine, akbabanın onlara buradan gitmelerini öğütlemelerine rağmen Otlukbeli’ni terk etmeyen bu kirpilerimizin gözünden izliyoruz savaşı. Ölümü de bu iki kirpinin gözünden izleyip öğreniyoruz. Bu saydıklarımızın yanında onlarca, yüzlerce, binlerce de sayamadıklarımız, adını bilmediklerimiz var. Osmanlılar, Akkoyunlular, kirpiler, koyunlar, kuşlar, çiçekler, ağaçlar..
“Ölümün bile öldüğü bir yerdi Otlukbeli.” diyor yazar.
Okulda tarih derslerinde anlatılanlar kadarki bilgimle okudum. Tarihsel bir yanlışlık ya da doğruluk hakkında bir yorum yapamam. Gerek de yok zaten roman bu. Farklı bir bakış. Güzel bir kitap. Kirpilerimizin gözünden ölenin de biz öldürenin de biz olduğunu daha net görüyoruz, hissediyoruz, sorguluyoruz. Tavsiye ederim.
İÇİMDEKİ KENAN ÜLKESİ / YUSEF MASADOW
DEDİM, USULCA VE ADABINCA... Dünyadaki en zor şeydir, beklemek... Bir yanı umut, bir yanı nevmit; ölmek ile dirilmek... Bekleyiş... Ki; aslında, sabrediş... Aşkın berzahı... Cinnet mi, cennet mi?..
DEDİM, USULCA VE ADABINCA... Artık, Aşk karar verecek... Üfleyenin yemini, gününü bekleyecek... Son harfin
- "Cinsî hürriyete karşı mısın? Aklı boş ver; gerçek varoluşu bulmak demektir.
- "Hakikat aşkı ve hakkı teslimin hakikati, Allah'a imândadır... Nasıl ki hakikati karartmak ve hakkı iptalin hakikati, küfürdür!.. Bu çerçeve içinde, "Peygamberler olmasa, insan cinsiyet mevzuunda bile bir ölçü sahibi olmazdı" bizim tezimiz... İnanmadıktan sonra, ne yapsan olur!.. Meselâ, bir bıçak darbesi altında kıvranan bir insanı başka bir zevk şehvetiyle seyrediyorsun... Bu kötü mü? Bu da insan öz(!)ünü bulduruyor!.."
Annie Ernaux'un şu cesur kalemine bayılıyorum. Bu kitapta, büyük puntolarla bile kırk sayfayı bulmayan hacimde bile, hislerini okura geçirmeyi başarabilen bir tarzı var.
Yaşa başa bakmadan, tüm kitaplarında anlattığı çalkantılı/düzensiz hayatının da etkileriyle, aşkın her türünün peşine düşmüş bir kadın Ernaux. Kolay da seviyor şimdi Allah var. Eserde anlattığı, daha yaşlı kadın, toy, genç delikanlı aşkı, onun bu çizgisinin tam da üzerinde yer alıyor.
Yine güzel, yine başarılı bir kitap.
Genç AdamAnnie Ernaux · Can Yayınları · 2024219 okunma