Kim Allah'ın rızasının hakikatini bilmek, O'nun rızasının hangi şeylerde bulunduğunu öğrenmek isterse Allah Resulü'nün (s.a.v) hayatını tefekkür etsin.
Es'ad b. Zürâre (ra.) Allah Resulü ne (s.a.v) soruyor
"Nereden başlayalım ya Resülallah?" Bu soru çok mühimdir. Çünkü bize bakan bir yönü de vardır. Nedir cevap? "Evden." Bu dava böyledir; evden başlamayan bir davada hayır yoktur.
Reklam
Şüphesiz ki, tarih içerisinde kendisine verilen görevi yerine getirmesi bakımından insanların en büyüğü, en cesuru ve örnek alınacak şahsiyetlerinin ilki, Allah'ın Resulü Muhammed (s.a.v.)'dir.
Allah Resulu (s.a.v) “Mescit bulamadım, cami kapalıydı, yoldaydım.” gibi cümlelerin arkasına sığınarak namazı kazaya bırakanlara ders olacak muhtevada bir hayat yaşadı. Ne Hicret’te, ne Bedir’de, ne de Feth-i Mekke’de namazı kazaya bırakmadı. Namazıyla alay edildi. Namaz kılarken saldırıya uğradı, bedeller ödedi. Lakin ne o namazı, ne namaz onu bıraktı.
184 syf.
10/10 puan verdi
·
Read in 7 days
Bana Allah Yeter
Bana Allah Yeter
#okudumbitti #banaAllahyeter #uğurkoşar #destekyayınları Bu kitabı okuduğum şçin kendimi şanslı hissediyorum Ayetlerle vee sözlerle muhteşem konularla bizlerii huzurla buluşturduu Sankii terapi olur gibi Beyniniz Rahatlıyor... Okudukça keyif Aldım Okurken güzel Alıntılarlaa noktalandırdım. Mutlaka okumanız gereken kitaplardan
Bana Allah Yeter
Bana Allah YeterUğur Koşar · Destek Yayınları · 20142,726 okunma
Sünnete İttiba
Kur'an-ı Kerim'in ayetleri gayet açık bir biçimde Allah Resulü'ne (s.a.v) itaat etmeyi, ona tabi olmayı,emirlerine uymayı, yasaklarından kaçınmayı, onu rehber edinmeyi ve onu örnek almayı emretmiştir. "Peygamber size ne emir verirse tutun, her neyi de yasaklarsa ondan uzak durun!.." (Haşr, 7)
Sayfa 25 - Siraceddin ÖnlüerKitabı okuyor
Reklam
Bizim mesela yolculuklarda hala bir türlü namazı kısaltamayan anlayışımızı. İlle ben farzı 4 rekat kalacağım illa namazın sünnetlerini de kılacağım diye direten halimizi. Çünkü biz bunu öğrendik başkasını öğrenmedik. Halbuki aldığımız din eğitimi bize zor ve sağlıksız olan yerine kolay ve dine uygun olanı verebilirdi. Mesela şu bilgi benim zihnimde çok şey değiştirmiştir: Abdullah bin Ömer r.a bir yolculukta Mekke ile Medine arasında mola verdi insanlara öğle namazını cemaatle kıldırdı sonra döndü yola devam etmek için devesine tam binecekken arkasına baktı biraz önce farz kıldırdığı cemaatten bazı adamların namaz kıldığını gördü. "Ne yapıyorlar bunlar?" diye sordu. "Sünneti kılıyorlar efendim." dediler. Gayet doğal karşılanabilecek biçimde mesela öğle namazının son sünnetini kılıyorlar. Hz Ömer'in oğlu o büyük ilim insanı dedi ki: "Ben sünnet kılacak olsam önce farzımı tam kılarım. Ben, Allah Resulü s.a.v ile yolculuk yaptım Ebubekir r.a ve babam Ömer'le r.a yolculuk yaptım. Hiçbirisinin yolculukta farzdan başka bir şey kıldığını görmedim."
Sayfa 112Kitabı okudu
Konuşmanın kısımları *
Susmaya devam etmenin faziletine bir şey delalet eder. Şöyle ki; Konuşma dört kısımdır. Bir kısmı katıksız zararlı, başka bir kısmı katıksız faydalı, diğer bir kısmı hem zararlı, hem faydalı, dördüncü bir kısmı ise, ne zararlı, ne de faydalıdır. Katıksız zarar olan kısma gelince; bu kısımda mutlaka susmak gerekir. Çünkü onun faydası, zararını karşılayamaz. İçinde ne fayda, ne de zarar olan konuşmaya gelince; bu fuzuli konuşmadır. Zamanın heba edilmesi de zararın ta kendisidir. Bu bakımdan elimizde dördüncü bir kısım kalıyor. O halde konuşmanın dörtte üçü düştü, dörtte biri kaldı.Bu dörtte birin içinde de tehlike vardır, zira bu kısım içine riyanın inceliklerinden olan yapmacıklık, nefsi temize çıkarmak ve fuzuli konuşmak gibi günah olan şeyler karışır. Öyle bir şekilde karışır ki, idrak edilmesi pek güçtür. Bu nedenle insanoğlu böyle bir konuşma ile kendisini tehlikeye atmış olur. Bu gerçekler göz önünde tutulursa, Allah Resulü [s.a.v]'in, مَنْ صَمَتَ نَجَا "Susan kurtulur" sözündeki hikmet iyice anlaşılır. Gıybet, koğuculuk ve yalancılık hakkındaki konuşmayı erteleyelim. Çünkü bu husustaki konuşma oldukça uzun-dur. O âfetler yirmi tanedir. Bunları bil ve Allah (c.c)'ın inayetiyle irşat ol.
Sayfa 27
"Susmak, hikmettir; fakat susan azdır."
SÜKÜTUN FAZİLETİ Bil ki, dilin şerrinden kurtulmanın en kestirme yolu sükûttur. Bu sebeple, İslâm sükûtu övmüş ve Allah resulü [s.a.v] şöyle buyurmuştur: مَنْ صَمَتَ نَجَ "Kim sükût ederse, selamet bulur." الصَّمْتُ حُكْمٌ وَقَلِيلٌ فَاعِلُهُ. "Susmak, hikmettir; fakat susan azdır."
Sayfa 13
Modern hayat insana bin türlü telkinde bulunuyor. Nefsi ve hazzı merkeze alan bu telkinlere kapılan insanlar ise savruluyor. Müstakim yoldan ayrılıyor. Günümüzde ilim ehli ya da avam, genç ya da yaşlı, kadın ya da erkek her kesimden insanı sarsması zamane rüzgarlarının şiddetini gösteriyor. Bu zamanda savrulmadan yaşamak, müstakim kalmak içinse Allah Resulü'nün (s.a.v) sünnetine uymak, ashabını ve ehl-i beytini sevmek, salihlere hizmet etmek ve din kardeşlerimize halimizle, yaptıklarımızla ve gerektiğinde sözlü olarak nasihat ve dua etmekten başka çaremiz bulunmuyor.
Reklam
Hz.Bilal-i Habeşi
Birgün peygamber efendimiz (s.a.v.) Hz.Bilal'in ağladığını görür ve yanına gidip nedenini sorar. O da "ey Allah'ın Resulü, ben öldükten sonra arkamdan bir fatiha okuyacak bir çocuğum olmadı"deyince peygamber efendimiz; "Ey Bilal sen merak etme her ezan okunduğunda ümmetim senin için fatiha okuyacaktır." buyuruyor.
Nitekim Al- lahin Resulü (s.a.v.) buyurmuştur: "Üç haslet vardır. Onlar kimde varsa, o îmânını kemåle vardırmıştır: 4) Allah hakkında hiçbir kınayanın kınamasından korkmaz. b) Amelinden hiç bir şeyle riyakârlık yapmaz. Kendisine iki emir arzolunduğunda, onların birisi daya, diğeri ahiret için olursa, âhireti dünyaya tercih eder.
Ahmed bin Hanbel'in, İmam Tirmizi'nin ve Nesai'nin naklettiği, Hakim'in de sahih olduğuna muvafakat ettiği bir hadis-i şerifte Allah Resulü (s.a.v) şöyle buyuruyor: "Cenab-ı Allah şu üç gruba yardım etmeyi kendi üzerine almıştır: a- Allah yolunda savaşan mücahit, b- Borcunu ödemeye samimiyetle niyetli olan borçlu, c- Haramlardan korunmak için evlenmeye teşebbüs eden (kişi)."
Kaylûle İstirahati
Bir defasında Resûlullah(s.a.v.) evinde, Aişe (r.a)'nın kullandığı örtüye sarınmış, baldırları açık bir şekilde yatağına uzanmış haldeyken Ebû Bekir gelip yanına girmek için izin istedi Resûlullah (s.a.v ) bulunduğu hál üzereyken izin verdi, Ebû Bekir konuşulması gerekenleri konuşup işi bitince çıktı. Sonra Ömer (r.a.) gelerek izin isteyince Allah Resülü yine uzanmış håldeyken izin verdi. Ömer de işini görüp gitti. Sonra Osman (r.a.) geldi ve içeri girmek için izin istedi. Allah Resûlü (s.a.v.) uzanır håldeyken hemen oturur vaziyete geçerek elbisesini düzeltti ve Osman'a içeri girmesi için izin verdi. Osman (r.a.) da konuşup işini halledince gitti. Bu olay üzerine Aişe (r.a.), "Ey Allah'ın Resûlü, Ebû Bekir geldi, (bulunduğun hål üzere kalarak) canlı ve ilgili bir şekilde karşılamadın. Sonra Ömer geldi ve yine capcanlı ve ilgi duyarak karşılamadın. Sonra Osman gelince yatar håldeyken oturdun ve kıyafetini düzelttin?!" dedi. Resûlullah (s.a.v.), "Meleklerin kendisinden çekinip hayå ettiği bir adamdan ben nasıl haya etmeyeyim? Osman gerçekten hayalı bir adamdır; yatar hâlde iken kendisine izin verdiğimde bana ihtiyacını arz edemeyeceğinden çekindim" buyurdu.
Rivayet edilir ki bir gün bir habeşli peygamber aleyhisselama sordu: - Ey Allah'ın resulü , ben günah işledim. Tevbe etsem olur mu ? Resülullah ( S.A.V.): -evet , buyurdular . Adam gitti sonra geri dönüp şöyle dedi: - Ey Allah'ın resulü , ben günah işlerken Allah beni görür mü ? Resülullah sallallahu aleyhi ve sellem: - Evet görür, buyurdular. Bunun üzerine habeşli bir çığlık attı ve orada ruhunu teslim etti. -kalplerin keşfi, İmam Gazali-
1,500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.