"Yol ne içindir oğul?" "Gitmek içindir efendim." "Peki gitmek ne içindir evladım." "Varmak içindir efendim." "Doğru dersiniz. Lakin eksiktir. Zira bütün yollar gitmek için değildir ki. Bazı yollar gelmek içindir de. Zira insan en sonunda ve mutlaka yola çıktığı yere geri gelir. Bunu bilirse de kendine gelir. Zira dünya insanın kendini bulacağı kadar kendini yitireceği de bir yerdir. Onun için yaşamak zaten yolda olmak demektir. Varmak meselesi de başka. Zira bizlerin vazifesi varmak için yola düşmek de varacağımız yeri düşünmek de değildir. O ki Allah rızası için düştük yola. Yolumuzu açacak da bize bir yol bulacak da O. Biz yoldan mesulüz. Bizim işimiz yola düşmek, yürümek... Bizi vardırmak, ulaştırmak O'nun takdiri. Biz yürürüz varırsak nasip deriz, varmazsak da bu yolda ölürüz ona da nasip deriz. Ve her birine şükrederiz. Yola da yolda olmaya da varmaya da yolda kalmaya da şükrederiz." "Peki niye gideriz efendim?" "Niyesi bizim meselemiz değil oğul. Biz niyetli ama niyesiz gideriz. O ki Allah istemiş deriz yollara düşeriz." "Ya bu yolun sonunda bulduğumuz umduğumuz çıkmazsa?" "Bak oğul. Biz dünyaya yolcu gibi geldik. Bana şimdi sorsan ki altmış senedir bu dünyada yaşadın da ne anladın? Derim ki dün doğdum bugün yaşıyorum yarın öleceğim. O kadar kısa yani. Bulduğumuzu da umduğumuzu da verenin kim olduğunu bilince bulduğuna da üzülmüyor umduğunu da kaybetmiyorsun aslında. Alanı da vereni de bilmek insana huzur verir."
Reklam
Herhangi bir işte, eğer niyet halis olup yalnızca Allah rızası için olmuyorsa o iş, ruhsuz ve inançsız oluyor. Bir işi yapmada gayret etmek ve yalnızca Allah için halis bir niyette bulunmak; işte işgal- cilere karşı olan davranışlarımız ve fillerimizde asıl hükmetmesi gereken olgu budur.
Sorsalar ki hizmet nedir; "Allah rızası için iyiliktir, yardımdır, cömertliktir, fedakârlıktır, ülfet etmektir, şefkatli olmaktır."
Sayfa 81
İmanın kapsamına da şu ameller girer: Allah'ın zikrinden dolayı kalplerin titremesi, O'nun adı ve Kitabı'nın âyetleri işitildiğinde huşu duyulması, bundan dolayı imamın artması, Allah'a gerçek anlamda tevekkül etmek, gizli ve açık her durumda Allah'tan korkmak; Rab olarak Allah'tan, din olarak İslam'dan, peygamber olarak Muhammed'den (sav) razı olmak; küfre dönmektense en büyük aalarla canları feda etmeyi tercih etmek; kulun, Allah' a yakın olduğunu ve her zaman O'nun huzurunda olduğunu hissetmesi, Allah ve Rasûlü'ne duyulan sevginin, bu ikisinin dışındaki her sevgiden üstün tutulması; Allah için sevmek, Allah icin nefret etmek, O'nun rızası için vermek ve O'nun rizası için vermemek, bütün hareketlerin ve duruşların O'nun için olması, malı ve bedeni ibadetlerle bedeni cömertliğe alıştrmak, iyi amellerden dolayı sevinip mutlu olmak, kötü amellerden dolayı kederlenip üzülmek; müminlerin, Rasûlullah'ı(sav), canları ve mallarına tercih etmesi, hayalı olmak, güzel ahlâka sahip olmak, kişinin kendisi için istediği seyleri mümin kardeşleri için de istemesi; müminlere, özellikle de komşulara iyilikte bulunmak, müminleri desteklemek, yanlarında yer almak ve onları üzen şeyden dolayı üzüntü duymak...
Yoksa, senin nefsinin razı olduğu tarzda değil
Ey kardeş bil ki; Cenab-ı Allah'ın sana in'am etmiş olduğu bu vücud ve tevabii; ancak ondan istifaden için sana mübah kıldığı bir ni'mettir. Yoksa bütün bütün temlik edip de, üstüne tapulamış değildir. Öyle ise sana i'ta edilen ni'metlerde, a'ta edenin rızası dairesinde tasarruf etmen gerek! Yoksa, senin nefsinin razı olduğu tarzda değil. Nasılki bir adam, birisini evine misafir etse, elbette ev sahibinin izni ve rızası olmadan, o misafir ev eşyasında ve tena'umunda tasarruf edip israf edemez, dökemez. Mesnevî-i Nurîye(Bd.)
Reklam
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.