Anılaşan bir gün
Kardesim bir köyde imam. Beraber camiye geçtik teravih icin. Tabii köy halkına yabancı geldim hemrn baktılar biraz garip. Dedim ki imamın ablasıyım. Sonra her giren teyze beni sordu birine senin gelin mi diye baska biri birine senin kız mı falan ve rahat bu olay bir beş defa yaşandı. Beni gelip soran her teyzeye benden önce bir cık sesiyle imamınnn ablası diye tanıttılar. Cok tatlılardı. Büyüdük her birimzin yolu bir yerde ayrıldı. Başka şehirlere gittik eğitimlerimizi tamamladık. Hayat çok farklı. Ama beraber büyüdüğün karındaşlarının güzel yerlerde olması, iyi bir insan olarak tanınmaları cok başka bir his. Allah en güzel yolları nasip etsin bana ve kardeşlerime. Daim eylesin yolumuzu da💫 Bu arada niyet ettim Allah rızası için teravih namazı kılmaya uydum kardeşime dememek için zlr tuttum kendimi. :)) 15 Mart 2024 Cuma
İhbar üzerine
Arkadaşım ekipler gitti, bahsettiğiniz gibi bir durum yokmuş. "Sesimizi duyun artık, Allah rızası" şeklinde ileti paylaşıyorsunuz, yorum yazdım, özelden telefon numarası veriniz, irtibata geçilsin güvenlik güçleri ile diye. Cevap vermediniz. Allah rızası için lütfen hakikatten lütfen; Gece defalarca bu ihbar ile ilgili polis ve jandarmaya haber verdim.
Hakan
Hakan
şahit bu ihbar ile ilgili bilgilendirme amaçlı aradığıma. Mış mış gibi, adres ve telefon numarası olmayan ihbarlar nasıl kontrol edilerek, müdahale edilebilir. Lütfen rica ediyorum, biraz daha duyarlılık.. https://1000kitap.com/deneyselyorum #196055028
Post out of use
Reklam
Beklentisizlik kanatlandırır... Aksi ise bizi yeryüzünün prangalarına mahkum eder. Mahkûmiyet, mahrumiyeti gerektirir. Vaktinizden, ilminizden, sevginizden mahrum olursunuz. Evet evet siz mahrum olursunuz, şahsınız. Tanpınar'ın sözü geliyor aklıma; "Öyle insanlar vardır ki bir ömür boyu kendileriyle yaşarlar ama hiç kendileriyle karşılaşmazlar. "Beklenti hep başkalarından olunca, tanıma arzusu hep başkalarını olunca bilemiyoruz kendimizi, döneniyoruz özümüze. Keşfedilmemiş, fakat hasretle keşfi bekleyen bir çocuk gibi siniyoruz içimize. "Beni dinlemiyorlar, beni anlamıyorlar, beni sevmiyorlar..." 'Heeey! duysanıza beni, görsenize şu çocuğu' diyerek inliyor, iniltimizin duyulmasını bekliyoruz. Sahi kimden ne bekliyoruz, nasıl bir fedakarlık, vefakarlık algımız var oluyor ki? Afedersiniz, beklentimiz diyecektim! Çünkü biz âdemiler potansiyelimiz olan hayrı bile karşı taraf göstermediği müddetçe sunmuyor " Banane canım, o aramadı, o sormadı, o beni sevmedi ki neden hep ben" diyerek kendimizi iyilikten mahrum ediyoruz. Kendimiz kelimesinin altını çiziyor ve ekliyorum; unutmamak lazım iyilik evvela kişinin kendine yaptığı, kendi özüne biçtiği değerdir. Aslında insan iyilik yaptıkça iyileşir, bekleyene beklediğini sundukça, bekledikleri kendisine sunulacaktır... Tefecilik için değilde Allah rızası için yaptığımız iyiliklerimiz bol olsun, dolsun taşsın. Eğerli, çünkülü değilde 'her şeye rağmen' sevenlerden olmak temennisiyle.♡♡
Allah rızası için bilgilenelim.
Zina ile ana rahmine düşen çocukların çoğu kere doğmaları engellenir.Dünyaya gelenler ise ortada kalarak perişan olur. Anne ve baba şefkatinden mahrum kalır. Çocuğuna sonsuz şefkat ve merhametle dolu ve çocuğu için her fedakarlığa katlanan annenin çocuğunu terk etmesine zorlayan,bu yüz kızartıcı kötülüktür. Böylece zina insanı en büyük özelliğinden, sevgi ve merhamet duygusundan yoksun hale gelir.
Sayfa 453Kitabı okudu
300 syf.
10/10 puan verdi
Bu kitabı okuyan insan, insan olmanın bilincine varacaktır. Kitaptan öğrendiklerim: ❆ Çocuklukta yaşadıklarımız ve nasıl bir ailede doğup büyüdüğümüz bizi şekillendirir. ❆ En iyi anne baba bile çocuğuna zarar verir. ❆ Zayıf olan korunmaya ihtiyacı olan anne değil; çocuktur. ❆ Çocuklarımız doğrulmayı bizden talep etmediler bu yüzden onların
İyi Aile Yoktur
İyi Aile YokturNihan Kaya · İthaki Yayınları · 20186.1k okunma
18 Mart Çanakkale Zaferi Kutlu Olsun!
"Edincikli Mehmet Er’in top mermisinin parçaladığı kolundan kanlar içerisinde bir et parçası sarkıyordu. Komutanına Yalvarıyordu; “Komutanım ne olur şu kolumu kes!” Sağ eliyle yakaladığı ve tuttuğu sarkık kola bakan Teğmen donup kalmıştı. Edincikli Mehmet Er, gür sesiyle yineledi; “Allah Aşkına, Allah Rızası için kes şu kolumu!” Bu ilahi cümleleri emir gibi işiten Teğmen Saip, bıçağı Er’in koluna vurur. Gık demez Edincikli Mehmet. Bir sağ elindeki kola, bir ileride Allah! Allah! nidaları arasında çarpışan erlere bakar ve kolu fırlatır; “Bu kol vatana feda olsun!” Yerdeki et parçalarından başını kaldıran Teğmen’in karşısında kimse yoktur. Çünkü, Edincikli, Hakla alış verişe başlayınca her şeyi, acıyı, özlemleri unutur kolunun öcünü almak ve vatan için hücum saflarına katılmıştı. Onu durdurmak olanaklı değil, yine harikalar gösterir, bire bir, bire on, bire yüz dövüşür. Kaderden kaçılmaz ki! Kolunun kopmasıyla kaybettiği kandan halsiz düşmüş, şehitlik mertebesine ulaşmıştı. Çanakkale Zaferi'nde canını hiçe sayarak, vatanımız uğruna savaşmış askerlerimizi, onlara öncülük eden Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü ve silah arkadaşlarını minnetle ve gururla anıyoruz!🇹🇷 (ALINTI)
Reklam
İnsanların rızası için Allah'ın rızasından mı yüz çevirelim.
Sabah Namazı Zinciri 39
Sabah namazını Allah rızası için kılan müslüman Allah'ın himâyesine girer, bu sebeple kainatın Rabbi onu hem dünyada hem de ahirette korur. Allah Teâlâ himayesine aldığı kuluna zarar vermeye kalkan kimseden mutlaka hesap sorar. İşte bu sebeple sabah namazını özellikle cemâatle kılan kimselerin gönlünü kırmamalı onları incitmemelidir.
Allah'ın melekleri bizim yapıp ettiklerimize şahit diye, kalbimizde Yüce Rabbimizin sevgisi ile rızası ile işine niyet ederek başlayan insan, alnı öpülecek insandır. Ekmeğini bir küçük yetim yiyecek diye pişir. Yazını bir Yunus Emre okuyacak diye yaz. Peki ne olacak? Şehirlerin semalarında burcu burcu muhabbet kokacak. Fırından çıkan ekmekte, bir çorbada, akla en gelmeyecek yerde, mekânda... Bir marketin manav reyonunda, bir bankanın sıra kuyruğunda, bir dolmuşun ön koltuğunda... Arabanız tamir olurken, size hizmet veren, mal satan herhangi biri size Allah için yapması gerekeni yaptığı zaman ölü dirilir. Kalp atmaya başlar.
Sayfa 45 - TDV YayınlarıKitabı okudu
İyilik yapıyor görünmek insanların alkışlarını ve takdirlerini almak için bir nevi tribüne oynamak demektir. İyilikten esas murat Allah rızası olduğuna göre bu hareketin ne büyük bir sapma olduğu açıktır. İyilik yapanlar genelde insanların takdirine muhatap olduklarından bu cinsten sapmalara her zaman maruz kalabilirler. O yüzden en salim yol iyiliği yapıp kimseye görünmemektir
Geri199
1,000 öğeden 991 ile 1,000 arasındakiler gösteriliyor.