Bu filozofların asrında, daha doğrusu her asırda, kendini Allah'a adayan bir topluluk hep var olagelmiştir. Yüce Allah dünyayı onlarsız bırakmaz. Onlar yeryüzünün manevi direkleridir. Yeryüzü halkına yağmur onların bereketi sebebiyle yağmaktadır. Mutasavvıflar, geçmişte de Kur'an'ın anlattığı yaşantı ve hal üzereydiler.
SubhanAllah
"Yoksa, Allah’ın izin vermediği şeyleri, kendilerine dinden şeriat kılan/kanun yapan ortakları mı var?" (42/Şûrâ, 21) Allah'ın izin vermediği biçimde; hayatın yeni ihtiyaçları için yeni kanunlar koyup insanları bunlara boyun eğdirmek hak ve salahiyetine sahip olduğu varsayılan başka ilahlar icat etmek anlamına gelir.
Sayfa 57 - BekaKitabı okudu
Reklam
İslâm'ın halklara hızlı nüfuzunu sağlayan özelliklerinden biri de açıklığı ve hoşgörüsüdür. Zaten Kur'ân, kendilerinin de ortak kaynağı oluşturan Hz. İbrahim'in inancının mirasçıları Kitap Ehline, yani Museviler ile Hıristiyanlara saygı göstermeyi ve onları himaye etmeyi emrediyordu. Bu hoşgörü, Fars'taki Mecusilere ve daha
"Ey Müslümanlar, Muhammed'e tapıyorsanız, biliniz ki Muhammed ölmüştür. Eğer Muhammed'in ibadet ettiği Allah'a ibadet ediyorsanız o asla ölmez, o daima var olan tek Allah'tır." "Allah günahlarını affetsin, ölüm hak olmasaydı Allah'ın Resulü Muhammed (s.a) ölmezdi" denilirdi.
Alem-i İslam bugün 1 milyar 800 milyon. . . Peki neden yüz yıldır yenilen, mağlup olan hep müminler? Niçin sürekli biz kaybediyoruz? Bu asrın Müminleri de sahabe gibi imsaktan gurub-u şemse kadar oruç tutuyor. Bizim de Ramazanlarımız, teravihlerimiz, mukabelelerimiz var. Evet, her şeyimiz var lakin Allah Azze ve Celle ile irtibatımız yok. Yakıtı olmadığından dolayı hareket etmeyen gösterişli bir araba gibiyiz. Oysa Namaz, Kur'an-ı Kerim ve oruç bize can verecek, bir asırdır harekete geçemeyen Ümmet'in kıyamının kıvamı olacaktı. Lakin mahrumuz.Niçin namaz kılıyoruz ve neden oruç tutuyoruz sorularının cevabını bulduğumuz gün, Ramazan bizim için de cihad ve zafer ayı olacaktır.
La ilahe İllallah !
- Yalnız Allah var! Var olan yalnız Allah! Her şey o kadar yok ki, yalnız Allah var! Allah öyle var ki, kendisinden başka hiçbir şey yok!
Sayfa 101
Reklam
Nahl suresi
1.Allah'ın emri yerine gelecektir, artık onun bir an önce gelmesini İsteyip durmayın. Allah, onların ortak koştukları her şeyden uzaktır ve yücedir. 4.İnsanı bir damla sudan yarattı; fakat görürsün ki o, yaratıcısına apaçık bir muhalif olup çıkmıştır!
"Ben agnostik biriyim Firdevs teyze"
Ben kuşlara sevap olsun diye yem vermem Firdevs Teyze. Ver sevaptır diyorsun ya her seferinde. Ben he he diyorum sana. Ama bilmen lazım. Söylesem anlayacak mısın bilmiyorum ama, söylemezsem de ben çatlayacağım. Bıktım senin bu beni sevaba sokmak sevdandan. Öyle anlamaz anlamaz bakıyorsun ki. Öyle değil hayır. Sevapsa sevap, yazılsın adıma o ayrı. Ama ben bu sokaktaki kuşlara kedilere köpeklere mama ve tabii sana niye yemekti sodaydı çikolataydı getiriyorum zannediyorsun. Adıma sevaplar yazılsın diye mi? Hayır. Ben zaten agnostik biriyim Firdevs Teyze. Ben bilemem, öteki tarafta ne var. Beni bu taraf ilgilendiriyor. İşte şimdi bak bu taraftayız. Bu tarafta olduğumuz sürece de burada olanların hepsinin karnı tok olsun isterim ben. Öyledir bu duygum, kendiliğinden kalbimdedir. Hayat biraz da tok bir karındır. Varsa eğer bir Allah, o benim kalbime bunu böylece koyduğundan öyledir. Emrettiğinden, sevaplar yazacağından değil. Öyledir işte, ben yaşadığım sokakta herkes tok olsun isterim. Kuşlar da tok olsun kediler de tok olsun. Firdevs Teyze de tok olsun. Bu zalim dünyanın bütün unuttuklarını ben unutmayayım diye kalbime yazmışlar. Yani ben kendiliğimden böyleyim
Adamın biri Hz. Osman'ın Yahûdi olduğunu söylermiş Ebû Hanife bu adama giderek, bunun kızını birine nişanlamak için geldiğini söyler. Adam, "kimin için"? diye sorunca, Ebû Hanife: "Şerefi çok, malı bol, Allah'ın Kitâbının hafızı, geceleri ibadet eden, cömert, Allah korkusundan çok ağlayan biri" deyince, adam, "ikna olmam için bu kadarı yeter ey Ebû Hanîfe" dedi. Ebû Hanîfe ise: "Yalnız bu adamın bir özelliği var" dedi. Bu adam tekrar "nedir? diye sorunca, Ebû Hanîfe: "Bu adam Yahûdîdir"" dedi. Adam: "SübhanAllah! Kızımı bir Yahûdiyle evlendirmem için mi geldin"?! dedi. Ebû Hanîfe bu defa, "yapma" dedi. Adam, "Hayır" deyince, Ebû Hanîfe, "sen bile kızını bir yahûdiyle evlendirmek istemezken, Hz. Peygamber nasıl evlendirir" deyince adam hatasını anladı ve tevbe etti.
Sayfa 176 - Rağbet YayınlarıKitabı okudu
Afganistanlı mücahitler;
"Türkiye'den, diğer İslâm ülkelerinden savaşmak için Afganistan'a gelen Müslüman kardeşlerimiz var. Halbuki bizim ihtiyacımız ölecek insana değil. Her Afganlı Müslüman bugün ölmeğe hazır. Dökülen bunca kanın bir tek bedeli olabilir; o da yeryüzünde Müslümanların Allah'ın hükmünün galip olduğu, Allah'ın nizamının geçerli olduğu bir devlete sahip olmalarıdır. Biz inanıyoruz ki, eğer bugün dünyada bir tek İslâm devleti olsaydı, emperyalizm bu kadar fütursuzca masum insanların üzerine ölüm saçamayacaktı. Bir milyar Müslüman sömürünün çarkları arasında ezilmeye mahkûm olmayacaktı. İnsanlık materyalizmin cenderesi altında kıvranmayacaktı. Evet, bugün Afganlı Müslümanlar yeryüzündeki bütün Müslüman kardeşlerine bir çağrıda bulunuyorlar, bu çağrıyı kanları ile imzalıyorlar: Müslümanlar uyanınız ve inancınızın gereği olan nizamı tesis ediniz. Bize yapacağınız en büyük yardım bu yoldaki gayretleriniz olacaktır. Siz kurtulduğunuz gün biz de kurtulmuş olacağız. Eğer Müslümanların şuurlanmalarına vesile olabilirse, Afganistan'da dökülen Müslüman kanının bir anlamı olacaktır. Evet, bir sıcak savaş veriyoruz, elbette Müslüman kardeşlerimizin yardımlarına ihtiyacımız var. Ama her şeyden önce şuur bekliyoruz, bütün Müslümanlardan uyanmalarını bekliyoruz. Yalnız Afganistan toprakları değil, bütün İslâm toprakları şu veya bu ölçüde emperyalizmin işgali altındadır. Müslümanlar bir beden gibidir. Savaş topyekûndur. Zafer de topyekûn olacaktır."
Reklam
Du bakali n'olecak
Boğaziçi'nin Karadeniz'e yakın Anadolu yakasında, de. niz kıyısı üstünde bir çayevi... O çayevinin hemen bütün niz sterileri hep o semtin insanları olduklarından ve ora ya sık sık geldiklerinden birbirlerini tanırlar. Çoğu da ymeklidir. Emekli olunca konuşmaları doğal olarak çoğunlukla geçim sıkıntısı, pahalılık, sürekli zamlar ve
Sayfa 171Kitabı okudu
Suyunuz çekiliverse size yerden kaynayan suyu kim getirebilir?”
Suyun benzersiz bir yüzey gerilimi vardır. Bitkilerin içerisindeki su, yerçekimine aykırı bir şekilde yukarı doğru çıkabilmekte, en yüksek ağaçların en uç dallarına bile besin taşıyabilmektedir. Sanki kocaman çınar ağacının kökünde güçlü bir pompa var ve topraktan emdiği su ağacın metrelerce yükseklikteki en uç noktasına kadar ulaştırabiliyor. İşte bu ilahi kudretin tezahüründen başka ne ile izah edilebilir?
“Genişliği gökle yerin genişliği gibi olup Allah’a ve peygamberlerine iman edenler için hazırlanmış bulunan cennete ve rabbinizin bağışlamasına erişebilmek için yarışın. Bu, Allah’ın lütfudur ki onu dilediğine verir. Allah, büyük lütuf sahibidir.” (Hadîd, 57/21) Mesaj: 229. İnsanın en önemli gayesi ahiret hayatını kazanmak olmalıdır. 230. Dünya hayatının geçici menfaatleri için var gücüyle çalışan insan, ebedî hayatı kazanmak için çok daha fazla gayret sarf etmelidir.
Sayfa 539Kitabı okudu
Denizin bir dili var ve insana hakikati fısıldıyor. O ışık oyunları, gölge üzerindeki köpükler, dalgalar bizi bir yere götürüyor. Eğer Allah'ın yazdığı senaryo ve çizdiği resim üzerinde yoğun- laşmak istiyorsak atacağımız ilk adım seyretmek olacaktır. Tabiatta bir kafe yok, insanlar yok; sadece manzara ve o man- zarayı seyretmekten doğan manevi bir keyif var.
Sayfa 45 - Turkuvaz YayıncılıkKitabı okudu
Geri199
1,500 öğeden 1,486 ile 1,500 arasındakiler gösteriliyor.