Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Herkes her şeyi , bir şeye bırakır. Zamana bırakabilir , arkadaşının dostunun yanında olmasına bırakabilir , şansa bırakabilir hatta ve hatta kadere bırakabilir. Ben Allah'a bırakmıştım çünkü bilirdim kaderin üstünde bir kader var ve asla kadere isyan etmedim çünkü kaderin elinde değildi hiçbir şey ve yine bilirdim ki kaderi de yazan vardı...
Reklam
Şems-i Tebrizi' nin Arayışı
Şems, Makalat' ta şöyle der: “Kendime dedim ki, beni yaratan Allah ile doğrudan doğruya konuşmadıkça ve sorduğum sorulara cevap almadıkça benim yemek veya uyku ile ne işim var? Bu âleme körü körüne yemek yiyip içmek için mi geldim? Ona neden geldiğimi ve nereye gideceğimi sormalıyım, ancak ondan sonra yemek yiyip uyuyabilirim. Ayrıca kurtuluşum ve sonum hakkında da bilgi almalıyım ki burada rahat ve dertsiz bir hayat sürebileyim. Çocukluğumdan beri amacım bu idi ve hep buna yöneldim. Hani bir çocuğun eli yandığı zaman annesi hemen harekete geçer türlü çareler arar ya, işte Allah da sevgisiyle bana öyle yardım etti."
Sayfa 17 - Destek YayınlarıKitabı okuyor
bir ben bir Allah var öyle bir yer biliyorum lakin gidemiyorum ne büyük haksızlık.
“O kadar dua ettim hala olmadı, deyip bırakmak olmaz. Karşında Allah var, en güvenilir olan var. O’na bıraktın mı derdini takip etmeyeceksin.”
Sayfa 37 - Destek yayınlarıKitabı okuyor
Biz neye sıvanmaktan gelmekteyiz Farmason? (Dümbüklük)
Koca Tanrı yeni zanaatta ihvanlara karşı utandırıp yere baktırmasın, biz bugün resmen dümbüklüğe sıvandık ve de bismillah dedik giriştik!” “Hay Allah belanı versin! ‘Bu deli ne diyecek?’ diye...” “Vay! Dümbük nedir bilemedin öyleyse... Yazıklar olsun senin doktorluğuna, hemi de Farmason doktorluğuna! Oğlum Doktor Farmason, dümbük demek, resmen pezevenk demektir. Ama, şükür Allah’a, pezevengin baldırı çıplak soyu değil! Yazıhane sahibi, yüksekokullardan diplomalı, toplumda büyük saygılı yeri olan pezevenklere ‘dümbük’ denir.” “Bulmuşsun layığını... Demedim mi ben sana, bu körpe kız illeti gayet tehlikelidir senin yaşlarda, çünkü sonu budur. Hiç şaşmam! Hayır, dermanı filan da var sanma! Bittin bil! Demek eve gidince seni ben, İttihatçıların komitacı defterinden, İstanbul Barosu’nun avukat kütüğünden silip...” “Evet! Dümbük defterinin başına yazacaksın ve de hiç korkma, şuncacık günahımı almayacaksın! Dümbük defterine hoplamamızın nedenine geldi mi? Hayır, yanılmaktasın kardeşim Farmason, körpe kızlara güç yetiremeyip alta düşmek yüzünden değildir. Sen bu zamana kadar boşuna bekâr yaşadın, körpe kız işinden ürküp... Şunu bilesin ki, körpe kızdan, ille de senin benim gibi kart heriflere dünya kurulalı beri hiçbir zarar erişmemiştir, belki körpe kızlar, kart zamparalardan zarar görmüşse görmüştür.”
Reklam
"Canın bü­yüğü küçüğü olur mu, Allah her birine can vermiş," diyen bir analığım vardı.Onunla konuşup, "Ne yapayım?" diye sor­dum. "Sen bir gavurla evlendin, onlar gavur çocuğu, onları unutup buradan Müslüman bir kızla evlen, yuva kur," dedi.Vay! "Canın büyüğü küçüğü olur mu, kuşu vurma, günah," diyen kişi şimdi, "O çocuklar gavur çocuğu!" diyordu.Yıkıl­dım."
Allah dert verdiyse dermanını da vermiştir bilene. Toprakta biten otların şifalısı var, ağulusu var. Hanginin neye yaradığını bileceksin.
Sayfa 70
Bir gün Resulullah(a.s.m.) mescitten hızla çıkan birini görür.O kişi'"mescit kuşu"diye bahsedilen, herkesin sevdiği sahabe Salebe'dir. Resulullah(a.s.m.) yanına çağırır ve sorar:"Salebe,nedir bu telaşın?Neden namaz biter bitmez mescidi terk edersin? Salebe cevap verir:"Ya Resulullah!Bizim evimizdeki kıyafet sadece bu üzerimde bulunan çaputtur ve ben mescide geldiğimde eşime giyecek çaput kalmaz." "Mescit kuşu"diye bahsedilen sahabenin yaşadığı hayat İslamiyet'te zirve bir hayattır.O konuşma esnasında da Resulullah'tan(a.s.m.) ısrarla dua ister:"Ya Resulullah!Ne var Allah'a dua et sende bana mal-mülk verse?" Resulullah(a.s.m.):"Etme salebe!İsteme bu duayı.Bak benim de bir günüm aç,bir günüm tok geçiyor.Ama Allah'ın verdiği mala şükredebiliyorsa ve daha fazlası verilince de o malın şükrü unutabiliyorsa bu nimet değil,nikmet olur.Boşver Salebe...İsteme..."
Unutmayın ki yapılan iyiliklerin karşılığını kul diliyle, Allah ise misliyle verir.
Reklam
Allah'ım biraz konuşabilir miyim bağışla Konuşuyorsun sen, duymuyorum ben ah bağışla Ben de konuştum çok, çoğu boş, boşlukları doldurdum Yarım kalmış bir çay gibi soğuttum kendimi, İçime şeker attın, tatlanmadım yine Seni anlayamadım, tişört yazıları, sokak isimleri, Plaka harfleri, medet umdum tümünden, bir tıkız idrakle tıkandım, Yağmurları
Kiminde güneşi gördüm, Kiminde karanlığı gördüm, Bir gece öldüm, bir sabah dirildim, Aşkı gördüm, Aşık oldum, Aşk beşer de var sandım, Aşktan yanıldım, Ebedi sandım, Aşktan aldandım. Hakk'ı gördüm, meşk oldum, Öldüm de, öldüm. Ölen de bendim, Öldüren de benden, Aşka gömüldüm, Bir idim, bin oldum, Bin bir yüzde, O'nu sevdim, Sanatıyla hoş oldum, Aciziyetimle yok oldum, Kudretiyle var oldum, Şimdi söyleyin bana, Aşkın narına düşen bu Can, Şükrünü nasıl eda etmeli? Ve kalem kırıldı, Aşkın Nuru dile geldi. Alemlerin Rabbi olan Allah'ıma hamd olsun.
İnsanı besleyen bir kainat, kainatın sahibi Allah
Ne kadar sessizsin ama ne kadar çok ses var içinde. Duygularının sesini duyuyorsun. Kalbin ne kadar sevildiğini hissediyor. Değerli olduğunu hissediyor kalbin. O'na teşekkür ediyorsun.
İslam'da örtünme geleneğinin başlaması
İslamda örtünmenin nedenini Sayın Prof. Dr. Neşet Çağatay, Bilim ve Ütopya dergisinin Ocak 1996 sayısında şöyle açıklıyor: "Müslümanlar Mekke'den Medine'ye karılarıyla birlikte geliyorlar. Mekke ve Medine arası 450 kilometre. Birbirlerini hiç tanımıyorlar. Mekke'de olduğu gibi Medinelilerde de cariye var. Onlarda da cariye mal. Satarsın, yatağına alırsın, mal ne ise onu yaparsın, Medineliler hür kadınlara sataşmaya başlıyor. Ömer kızıyor, yapana niye yaptın?' diye sorunca 'onu cariye zannettim' diyor. Çünkü, Mekke'de belirli bir kıyafet kuralı yok, fakat Mekke'de kim cariye kim hür biliniyor. Hür kadınlara sarkıntılık eden veya tecavüz eden olursa kan gövdeyi götürüyor. Medine'de hür kadınlara da sarkıntılık başlayınca Ömer, Muhammed'e 'Allah'a dua et, bu hürlerle cariyelerin arası belli olsun' diyor. Böylece hür kadınların başı örttürülüyor. Cariyelere örtmek yasak. Eğer hür kadın gibi başını örtmeye kalkarsa dövülür. Roma ve Yunan çağındaki kadın heykellerinin birçoğunun başında örtü görülüyor. O çağlarda da başı örtülü kadınlar namuslu sayılırmış. Hıristiyanlıkta bu gelenek rahibelerde sürmektedir. Sümer mabet fahişeliğini simgeleyen başörtüsü, çeşitli çağlarda ve ülkelerde kendilerine göre yorumlanarak İslamiyete kadar gelmiş. İslamiyetin başlarında hür kadınların cariyelerinden ayrılması için uygulanan bu gelenek, cariyelik kalkınca erkekten kaçma şekline dönüştürülmüştür. Buna karşın erkek olmayan yerde Kur'an okunurken, dua edilirken başın örtülmesi, örtünün Sumerdeki dinselliğinin bir devamıdır."
Sayfa 227Kitabı okudu
Osmanlı Imparatorluğun borcu!
Borçları altınla ödemek fikrinden vazgeç,’ denilmiyor, ‘Bunu halktan sakla,’ deniliyor. Ne demek? En zengin devletlerin borçlarını ödemeyeceklerini söyledikleri bir dönemde... İktisat buhranı dünyayı altüst ederken... Her gün yüzlerce banka, yüzlerce şirket iflas ediyor. Fabrikalar, madenler, işçilerini dışarı atarak kapılarını kapattılar. Dünya
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.