“Bunlar (hanımları) onlara (Nuh’a ve Lut’a) hıyanet etti.” (et Tahrim 10) “Bunların hıyaneti onların (kocalarının) dininden farklı bir din üzere olmaları idi. Nuh’un hanımı Nuhun sırrını öğreniyor, bir kimse Nuh ile birlikte iman ederse onu Nuh’un kavminin zorbalarına ihbar ediyordu. Bu onun işlerindendi. Lut’un hanımına gelince, o Lut bir kimseyi misafir ettiği zaman onu çirkinlik işleyen şehir halkına bildiriyordu. ‘Onların (Nuh’un ve Lut’un) Allah’a karşı onlara (eşlerine) bir faydaları olmadı’ (Tahrim 10)
Atiyye el Avfi’den, onun İbn Abbasdan naklettiğine göre o, Allah’ın şu buyruğu hakkında:Kitabı okudu
Hz. Muhammed (s.a.v) +7
“Hiçbir yutkunma bir kulun Allah rızası için öfkesini yutması kadar Allah’a sevimli gelmez. Bir kul Allah için öfkesini yutarsa Allah onun kalbini iman ile doldurur.”
Sayfa 58 - Çelik Yayınevi
Reklam
“Ey iman edenler! Allah’a ve Resûlü’ne itaat edin ve işittiğiniz hâlde (Kur’an’dan) yüz çevirmeyin.” (Enfâl, 8/20)
İnsanlardan öylesi vardır ki: “Allah’a ve Ahiret Günü'ne iman ettik.” derler. (Hakikatte) iman etmiş değillerdir.(2/Bakara 8)
Ey iman edenler! Allah’ın yardımcıları olun. (SAFF: 61/14) “Allah’a yardım” etmek, O’nun Dünya’daki fiziki eli olmak, O’nun prensiplerini yeryüzünde uygulamak anlamına gelir. Metapsişik bilgilerde sözü edilen vazifeli olmak ve bu vazifenin şuuruna varmak aslında budur. Aslında her varlık vazifelidir. Her varlık vazifesini yapmaktadır, ama bilerek ama bilmeyerek.
His&Günce -4-
“Ruhsal olarak, çöküntü yaşadığımız zamanlarda gerçekte çok bayağı olan bazı şeyler bize bir değer ifade ediyormuş gibi görünür.” Thomas Mann Bu yazıyla ilk karşılaştığımda zihnim şöyle algılamıştı; “Ruhsal olarak, çöküntü yaşadığımız zamanlarda gerçekte çok mühim olan bazı şeyler bize bir değer ifade etmiyormuş gibi görünür.” Sonuçta bazen okuyucu kendini okur, bu yüzden okuduğunu görmez; kendini görür. İşin ilginç tarafı bunu bu şekilde kabul edip bugüne kadar çevreme bu şekilde aktardım, gerçeğiyle az önce tanıştım. Ve yanlış anladığım cümle, doğru olan cümleye nazaran hayatıma daha çok dokundu. Çünkü, ruhsal çöküntü yaşadığım zamanlarda, hayatımda mühim olan şeyler, bunalım halimden dolayı anlamını yitiriyordu. Asabileşip her şeyi reddeten, gözü kararmış kaba ve inatçı bir insan oluyordum. O zamanlarımı hatırlıyorum da… Allah’a sığınıyorum. Bu mühim şeylere örnek verecek olursam; iman, aile, nezaket, tebessüm etmek, zamanı değerlendirmek gibi mühim şeyleri, asabiyetim yüzünden değersiz görerek ‘ahlaksız’ insana dönüşüyordum. Ve bunun sonucunda hayatım daha da anlamını yitiriyor ve beni daha çok bunalıma sürüklüyordu. Daha sonra Thomas Mann’ın yazısıyla, ruhsal çöküntü yaşadığımı farketmiştim. Bu yazı, böyle durumlarda daha sessiz kalmama vesile oldu. Öfke kontrolümü sağlamayı, tevekkül ederek ve bazı şeyleri (insanı, doğayı, çevreyi vb değiştiremeyeceğim şeyleri) kabul ederek kuvvetlendirim. Öfkeyi yenmenin zorluğunu anlıyorum. Bildiğimiz üzere, hadis-i şerifi de hatırlatarak; pehlivanın kim olduğunu daha iyi kavrıyorum.
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.