Hayatın Gayesi
Varoluşsal kaygıyı azaltmanın yolu çoğunluk için bir yaratıcıya, dine inanmaktan geçiyor. Bu dünyadaki varlık sebebini Allah'a kulluk etmek. peygamberin şefaatine mazhar olmak şeklinde belirleyenler, "Varlık sebebim iyi bir kul olmak, amacım da sonunda ilahi hayatta sonsuz mutluluğu yaşamak." diyerek kaygılarını azaltmaya çalışıyorlar.
Allah'a karşı tam kul olmak, varlığa karşı tam hür olmak anlamına gelir...
Reklam
Tanrıya kul olmak, Tanrı'ya teslim olmaksa insana kendi özgürlüğünü buldurur. Kendi öz damarına inmiş olur böylece. İşte o anda insan Allah'a şahdamardan daha yakın olur.
Sayfa 77
Allah'a abd ve asker olmak, öyle lezzetli bir şereftir ki tarif edilmez. Vazife ise yalnız, bir asker gibi Allah namına işlemeli, başlamalı. Ve Allah hesabıyla vermeli ve almalı. Ve izni ve kanunu dairesinde hareket etmeli, sükûnet bulmalı. Kusur etse istiğfar etmeli. "Yâ Rab! Kusurumuzu affet, bizi kendine kul kabul et, emanetini kabzetmek zamanına kadar bizi emanette emin kıl, âmin!" demeli ve ona yalvarmalı.
Kızlarının kadife sesleriyle övünmeyi maharet sayan zamane anneleri, diploma her şeyden önce gelir diye düşünen zamane babaları; kızını Allah'a iyi bir kul olarak yetiştirebilmeyi öncelikli hedef edinecek yerde, mahremiyet hükümlerini kariyer yalanına kurban eden çağın ebeveynleri bizi temsil edemez. Bizi ancak ne bir yiyeceğin ne de bir içeceğin olmadığı hicazda kocası İbrahim onu Kabe'nin avlusuna bırakıp giderken "Bizi buraya bırakmanı sana Allah mı emretti" sorusuna karşı "evet" cevabını alınca "öyleyse gidebilirsin. O bizi asla zayi etmez" teslimiyetindeki Hz. Hacer ruhlu İslam kadınları temsil edebilir. Bizi sadece ve sadece, saçının bir telini bile namahremin görmesini ölüme denk sayacak derecede iffetine düşkün olan İslam kadınları temsil edebilir.
Kızlarının kadife sesleriyle övünmeyi maharet sayan zamane anneleri, diploma her şeyden önce gelir diye dü- şünen zamane babaları; kızını Allah'a iyi bir kul olarak yetiştirebilmeyi öncelikli hedef edinecek yerde, mahremiyet hükümlerini kariyer yalanına kurban eden çağın ebeveynleri bizi temsil edemez. Bizi ancak ne bir yiyeceğin ne de bir içeceğin olmadığı hicazda kocası İbrahim onu Kabe'nin avlusuna bırakıp giderken "Bizi buraya bırakmanı sana Allah (Azze ve celle) mı emretti" sorusuna karşı "evet" cevabını alınca "öyleyse gidebilirsin. O bizi asla zayi etmez"teslimiyetindeki Hz. Hacer ruhlu İslam kadınları temsil edebilir. Bizi sadece ve sadece, saçının bir telini bile namahremin görmesini ölüme denk sayacak derecede iffetine düşkün olan İslam kadınları temsil edebilir
Reklam
... Abdullah olmak en büyük ödül ve nimettir. Abdullah olmak Allah'ın bir projesidir. Allah insanı bunun için yaratmıştır ama Abdullah olmak deyince insanımızın hakkında her şey geliyor da Allah'a kul olmak gelmiyor. ..."Ben kulluk yapmıyorum."diyen tek bir insan yoktur. Allah'a kul olmayan başka bir kuludur.
İslâm -Allah'ın emrettiği şekliyle- siyasi olmak zorunda ise biz ne yapalım? Hz. Muhammed (s.a.v)'in getirdiği İslâm, hayatı Yüce Allah ile Sezar arasında bölüşmeyi kabul etmiyor, hatta Sezar'ın, Kisra'nın, Firavun'un ve dünyadaki bütün kralların yalnız Allah'a kul olmasında ısrar ediyorsa, biz ne yapalım?
Sayfa 34
"Puta kul olmak esarettir; Yaratıcı'ya, Tanrı'ya, has ismiyle Allah'a kul olmak hürriyettir. Gerçek hürriyettir. Gerçek anlamda Allah'a kul olmak demek, mutlak hürriyetin sahibi olan Allah'tan hürriyet bağışını alabilmek demektir. Hürriyetin sahibi O; O verebilir hürriyeti. Putsa, bir zincir olarak insanlığın boynuna dolanır ve onu köleleştirir. İnsanları insanlara, halkları haklara köle yapar. Âdetkeri adetlere, örfleri örflere, kanunları kanunlara köle yapar."
1,000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.