İnsan Rabbine nasıl yakınlaşır? Alak suresinin sonunda Allah Teâlâ buyuruyor ki: "Secdeye kapan ve Allah'a yakınlaş." Secde et ve yakınlaş; namaz ile, ibadet ile, Allah’a kulluk ile insan Allah'a yaklaşır, Allah'a dayanır, Allah da onu himayesine alır.
Örtünmek için giyinen, belini dik tutmak için yiyen, bu dünyada geçen ömrü ebedi hayatı kazanmak için bir imtihan süreci bilen Müslüman’ın emperyalizme bir borcu yoktur. Bu demek değildir ki Allah’ın nimetlerinden nasiplenmek Müslümanın hakkı değildir. Elbette herkesten önce o nimetten nasiplenmek Müslüman’ın hakkıdır. Ama dünya nimetleri Müslüman’ın gayesi değildir. Müslüman’ın gayesi Allah’tan başka bir ilah tanımamak, yalnızca Allah’a kulluk etmek, gerekirse o yolda canını esirgememektir.
Reklam
Allah’a Kulluk, İnsanın Mutluluğudur
Kulluk ve ibâdetin insanın saâdeti olduğunun delili şudur: Bir insan ne vakit ölse döneceği yer Allah’tır. İşi onunladır. Ameli orada O’na arzolunur. Nitekim Kur’ân-ı Kerim şöyle buyurmaktadır: “Göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunanların mülkü (ve hükümranlığı) Allah’ındır. Dönüş de ancak O’nadır.” (Mâide: 18) Her insanın dünyadaki ameli, Allah’a arzolunacaktır.
Müminler, şu hataya düşmemeye çalışır rahatlık anında Allah unutup sıkıntı anında hatırlamak... Bu tüccar kulluğudur fayda ve zarar hesabı yapılarak Allah’a kulluk yapılmaz gerçi böyle bir kulluğun fayda verdiği de pek görülmemiştir ya! olsa olsa, bir anlık refleksle Allah’a tutunan ama bunu da sürdüremeyen örnekler olmuştur. mümin, hadiste ifade edildiği ve rahatlık anında Allah’ı anan darlık anında da Allahın kendisini andığı kimselerdir “Rahatlık anında Allah’ı tanı ki o da seni sıkıntı anında tanısın.”
Allah’ı görüyormuşcasına kulluk etmenin adı ihsan, amelleri sadece ve sadece Allah’a haşrederek ortaya koymanın adı ihlastır. İhsanı ve ihlası kulluğunun temeline yerleştir ki işin sonunda saadete erebilesin.
KULA KULLUK DAHA KOLAY!..
Bugünün dünyasında iyi, doğru ve güzel kıstasını peygamberler değil, güçlü olan, iletişim vasıtalarını kullanarak rahatlıkla kendi menfaatine göre tayin edebiliyor. İşin asıl kötü yanı, belli bir zümrenin kendi çıkarına göre kıstaslar belirlemesinden ve bunu usulüne uygun bir şekle sokup dayatmasından kimse rahatsız değil. Hattâ birçoklarının koşa koşa kendisini bu yeni kıstaslara göre biçimlendirmeye çalışmasına mukabil, iş Allah’ın buyurduğu kıstaslara uymak olunca, nedense Allah’a kulluk etmek, kula kulluk etmekten zor geliyor...
Sayfa 3 - Ömer Faruk Akcebe, Frankensteinlaştırılmak İstenen ToplumKitabı okudu
Reklam
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.