Ahmed bin Ebî Bekre'nin rivâyet ettiği hadîsde peygamberimiz buyurdu ki: "İki müslüman kılıçlarıyla karşı karşıya geldiklerinde, hem öldüren, hem de öldürülen cehennemdedir." Soruldu: -Ey Allah'ın Resûlü! Şu öldüreni anladık. Fakat öldürülenin suçu ne? Cevab olarak buyurdu: -Çünkü öldürülen de arkadaşının öldürülmesini niyet etmişti! -Müslim, Buhârî, Ebu Dâvud ve Nesaî.
Sayfa 110 - AkitKitabı okudu
Ukbe b. Âmir (ra) anlatıyor: -Ey Allah'ın Resûlü, kurtuluş (yolu) nedir, diye sordum -Dilini tut, evin ile yetin ve günahlarına ağla, buyurdu. (T2406 Tirmizî, Zühd, 60)
Sayfa 116Kitabı okudu
Reklam
İnsanların arkalarından konuşarak gıybet etmeyi yasaklayan Resûl-i Ekrem, “Ashâbımdan hiç kimse bana bir başkası hakkında (beni rahatsız edecek) bir şey iletmesin. Zira ben sizin karşınıza (hakkınızda her türlü güvensizlikten) salim olan bir kalple çıkmayı arzu ediyorum.” (D4860 Ebû Dâvûd, Edeb, 28; T3896 Tirmizî, Menâkıb, 63.) buyurarak ashâbının birbirleri hakkında söz taşıyıp gıybet etmelerini engellemeyi amaçlamıştır. İnsanlar arasında huzuru bozan bu tür fiillerin âhirette de azaba neden olacağını bildirmiştir. Nitekim Allah Resûlü, mi"rac"a çıkarıldığında gıybet edenlerle ilgili şahit olduğu bir durumu şöyle nakletmiştir: “Mi"raca çıkarıldığım zaman bakırdan tırnakları olan bir topluluğa rastladım. Tırnaklarıyla yüzlerini ve bağırlarını tırmalıyorlardı. "Bunlar kimlerdir?" diye sordum. Cebrail, "(Gıybet etmek suretiyle) insanların etlerinden yiyen ve şereflerine saldıranlardır." cevabını verdi.” (D4878 Ebû Dâvûd, Edeb, 35; HM13373 İbn Hanbel, III, 223.) Mümin kardeşinin gıybetini yapmayı onun etinden yemeye benzeten Allah Resûlü, bu davranışın âhirette cezasız bırakılmayacağını şu şekilde haber vermektedir: “Her kim Müslüman bir adam(ın gıybetini etmesi) sebebiyle (onun ölü etinden) bir lokma yiyecek olursa, Allah ona o yediği et kadar cehennem (ateşin)den yedirecektir. Kime (gıybetini yaptığı) bir Müslüman sebebiyle bir elbise giydirilirse bunun bir misli de kendisine cehennem ateşinden giydirilecektir.” (D4881 Ebû Dâvûd, Edeb, 35; HM18174 İbn Hanbel, IV, 229.)
Sayfa 434
Allah Resûlü, Mekke'nin zengini iken her şeyini geride bırakıp gelen Abdurrahman b. Avf'ı Sa'd b. Rebi'ye kardeş kıldı. Bunun üzerine Sa'd kardeşini alıp hemen evine götürdü. O ilk gece Sa'd, kardeşi Abdurrahman'ın karşısına oturdu: "Ey kardeşim! Sizler iman adına her şeylerinizi terk edip buralara geldiniz. Allah Resulü de sizi bizlere kardeş kıldı. İşte bu malım..." diyerek başladı malını saymaya... "Bunların yarısı benim yarısı senin. İşte bu da evim, yarısı benim yarısı senin. İşte bunlar da iki hanımım, sen hangisini istersen onu boşayacağım, iddetini bekler, onunla sen evlenirsin." Bu çağın insanın anlamakta zorlanacağı bir yiğitlik, bir kardeşlik ortaya koyuyordu Sa'd b. Rebî'...
Sayfa 53 - Siyer YayınlarıKitabı okudu
"- Ey Allah'ın Resûlü.. Sen hem Nebîlik hem de renk şekil bakımından insanların en üstünüsün... Acaba ben de senin gibi iman etsem ve âmel işlemeye kalksam, Cennette yüzüm ak olabilir mi?... (Habeşli Sahabîlerden Esvet Hazretleri) Âlemlere rahmet için gönderilen, derinler derini, nâmütenahi derin nazarlarınu zenciye diktiler: - Nefsimi kudretinin elinde tutan Allah'a yemin ederim ki, Cennette zencinin aklığı bin senelik yoldan görünecek.."
Allah'ı seven Allah'ın her şeyini sever! Sevenin her şeyi güzel olduğu için her şeyi sevilir. Allah'ı seven insanlar Resûlü'nü de sever. Allah'ın gönderdiği Kur'ân-ı Kerîm'ini de sever. Dinini de sever. Dininin ahkâmını da sever; ağır da olsa hafif de olsa, kendisinin hoşuna da gitse gitmese de, anlasa da anlamasa da, Allah'ın ahkâmını da sever. Emirlerini yasaklarını sever. Ef'âlini sever; Allahu Teâlâ hazretlerinin yaptığı, kudretinin âsarı çevrede olan biten her şeye bakar; "Neylerse güzel eyler!" diye neylemişse onu da sever.
Reklam
Geri199
1,000 öğeden 991 ile 1,000 arasındakiler gösteriliyor.