“İşte ustalarımın öğütleri ve benim acıklı yorumlarım:
1.C: Yalnızca okuma keyfi için yazmak köşe yazarını açık denizde pusulasız bırakır.
2.B: Ama köşe yazarı ne Eyüp'tür ne de Mevlâna. Hisse hep kıssadan çıkar, kıssa hisseden değil.
3.C: Okuyucunun zekâsına göre değil, kendi zekâna
Uzmanlık dönemlerimde kallavi psikiyatri bilimi bilgilerini vereceklerine sanırken bana, birden ünlü filozofların, liderlerin ve yazarların psikolojik demografik durumsama bilgileri vermelerine bir türlü anlamıyordum!
Koskoca Fransa Tıp akademisi bu nihayetinde!
5. sınıfta ancak anladı bu sarsak bilişim bu eğitimlerin amacını...
Meğer, hastalıklı, insanların toplumun duyduğu iştiyakın bir belirteciymiş bu hastalıklı yazar, filozof ve liderler...
Fransız atasözü de boş değilmiş anladım; " BANA HANGİ KİTABI OKUDUĞUNU/SEVDİĞİNİ SÖYLE, SANA KİM OLDUĞUNU SÖYLEYEYİM!"
Nöropsikiyatri pek sonra bu kişilerin neden böyle hastalıklı ruhlu olduğunu bana izah etse de, o zamanlar için içimde ukde kalmıştır hep bu.
Mesela bir Fransız, bir Norveçli, bir Alman, bir Finli bu tür dünya klasiklerini şu yüzden okur: " BEN DE BÖYLE BOKTAN, HASTALIKLI RUH, SORUNLU VE TOPLUMLA KAVGALI, MELANKOLİK OLMAMAYAYIM" diye okuyor..
Türk insanı ise bu hastalıklı yazarları ne yazık ki rol model yapmak için okur.
%autoshare%
Uzmanlık dönemlerimde kallavi psikiyatri bilimi bilgilerini vereceklerine sanırken bana, birden ünlü filozofların, liderlerin ve yazarların psikolojik demografik durumsama bilgileri vermelerine bir türlü anlamıyordum!
Koskoca Fransa Tıp akademisi bu nihayetinde!
5. sınıfta ancak anladı bu sarsak bilişim bu eğitimlerin amacını...
Meğer, hastalıklı, insanların toplumun duyduğu iştiyakın bir belirteciymiş bu hastalıklı yazar, filozof ve liderler...
Fransız atasözü de boş değilmiş anladım; " BANA HANGİ KİTABI OKUDUĞUNU/SEVDİĞİNİ SÖYLE, SANA KİM OLDUĞUNU SÖYLEYEYİM!"
Nöropsikiyatri pek sonra bu kişilerin neden böyle hastalıklı ruhlu olduğunu bana izah etse de, o zamanlar için içimde ukde kalmıştır hep bu.
Mesela bir Fransız, bir Norveçli, bir Alman, bir Finli bu tür dünya klasiklerini şu yüzden okur: " BEN DE BÖYLE BOKTAN, HASTALIKLI RUH, SORUNLU VE TOPLUMLA KAVGALI, MELANKOLİK OLMAMAYAYIM" diye okuyor..
Türk insanı ise bu hastalıklı yazarları ne yazık ki rol model yapmak için okur.
%autoshare%
Kendini zedelenmemiş hisseden insan kızgın olmaz (Bacon: 1625)
Kızmasını bilmeyen insan iyi olmayı da bilemez (Henry Ward Beecher: 1887)
Öfkenizin ardından güneşin batmasına izin vermeyin (İncil)
Pek çok insan karşısındaki kişinin öfkesinin sürdüğünü gördüğü için kendini öfkeye kaptırır (Frank M. Colby: 1926)
Gücün desteklemediği öfke aptallıktır (Alman atasözü)
Kızgınlığın ne olduğunu bilmeyen insan hiçbir şey bilmiyor mektir, ânında yaşananı bilmediğinden (H. Michaux: 1952)
Hiçbir şey insanı kızgınlık tutkusu kadar hızla içine çekmez (Nietzsche: 1888)
Kızgınlık insanın bir diğerini cezalandırmasına neden olurken kendine de işkence etmiş olur (Publilius Syrus: İ.Ö. 1. yüzyıl)
Kızgınlığın yaşı yoktur, / Ölüm dışında (Sophocles: LÔ. 401).