Fransa tarihinden bahseden en ciddi ve kendine mahsus özelliği olan romanların Fransız değil de Almanlar tarafından yazılması çok ilginçtir.
Bir İngiliz'in nüktesi: "İki kapı olsa birisinin üzerinde "Cennet" diğerinin üzerinde "Cennet Hakkında Konferans" diye yazılı olsa, bütün Almanlar ikinci kapıya saldırır."
Reklam
Gaz odaları ve kremetoryum
"Gaz odalarında neler olup bittiğini tam bilmiyoruz." "Bu sabah sadece ikinci krematoryumda üç yüz kişi vardı. Hemen hemen hepsi kadın ve çocuktu." Duraksadı ve onlara baktı. Gerçekten tarifi imkânsız bir şeyi anlatabilir miydi, bilmiyordu. Ellerini sallayarak gökyüzüne baktı ama gök bulutlarla kaplıydı. "Bir kız çocuğunun ayakkabılarını çıkarmasına yardım etmek zorunda kaldım, annesinin kucağında bebek vardı ve odaya çıplak girmeleri gerekiyordu. Sandaletlerini çözerken ona dil çıkarma oyunu yaptım, daha dört yaşında yoktu." Hiçbir şeyden şüphelenmiyorlar mı?" "Tanrı beni affetsin... Trene tıkılmış halde geçen üç günlük yolculuktan yeni geliyorlar. Şaşkınlar ve korkuyorlar. Silahlı SS subaylarından biri onları dezenfekte edeceklerini, duşa sokacaklarını söylüyor ve onlar da inanıyorlar. Başka seçenekleri var mi ki? Giysilerini askılara astırıyorlar ve hatta sonra almaları için astıkları numarayı unutmamalarını söylüyorlar, geri döneceklerine inandırmak için böyle yapıyorlar. Ayrıca kaybolmasın diye ayakkabıların bağcıklarını birbirlerine bağlatıyorlar. Bu şekilde ayakkabıları, giysileri sonrasında düzenli halde alıp Kanada blokuna, oradan da en iyilerini seçip Almanya'ya gönderiyorlar. Almanlar her şeyden sonuna kadar çıkar sağlıyor."
Hiçbir şey tesadüfen olmaz, öylesine gerçekleşmez. Bir sebebi olmak zorunda. Almanlar belirli bir mantığın dışına çıkamazlar."
574 syf.
10/10 puan verdi
·
Read in 3 days
Kitap Hırsızı ve Hitler Almanyası; yaşanan zulüm,kan,gözyaşı...Zincirlenmiş cılız vucutlarda ki takatsizlik,korku ve endişe dolu gözler...Ve savaşı istemeyenlerin yüzundeki, yureğindeki acı...Nazi Almanyası bu sefer farklı etkiledi beni. Filistin zulmünü düşünunce daha kötü hissettim.Yaşadıklarını yaşatan yahudi ırkını düşündüm.Yaşam hurriyeti
Kitap Hırsızı
Kitap HırsızıMarkus Zusak · Martı Yayınları · 202112.6k okunma
Doğu Roma diyoruz İstanbul'a, Bizans demiyoruz, çünkü Bizans, bu imparatorluk yıkıldıktan sonra Avrupa'nın verdiği bir isimdir ve imparatorluk geleneğini küçültmeye yöneliktir. Çünkü Almanlar, gerçek bir imparatorluk sayılmayan Roma-Germen veya Mukaddes Roma Germen İmparatorluğu'nun Roma olduğunu ve eski Roma'nın varisi olduğu iddiasıyla Bizans'ı tarihten elemek istemişlerdir. Onun için kendine Romalı diyen, Roma devleti diye isim veren bu imparatorluk, Batı'da, yıkımından sonra Bizans diye adlandırılmıştır. Bu ismi kullanmakta son derece de dikkatli davranmalı, icap ederse çok alışılmış bu tabirin tarih yazımından silinmesi sağlanmalıdır. Çünkü Bizans (Bizas: Antik Yunanca Βύζας, Çağdaş Yunanca Βύζαντας) Helenistik devirden kalma, hatta Helenizm öncesinden kalma koloni bir şehirdi ve bugünkü Sarayburnu'nu geçmiyordu.
Sayfa 64 - Kronik Kitap, 4. Baskı, Eylül 2023
Reklam
Özgürlük. Tel örgüde açılan delik, bunun so­mutlaşmış kanıtıydı. Şöyle bir düşünüp taşındı mı şu so­nuca varıyordu insan: Artık Almanlar yok, ayrım yok, iş, dayak yok, yoklama da yok. Belki de bir süre sonra her­ kes evine dönebilecek. Ama buna inanmak bile kendimizi zorlamamızı ge­rektiren bir şeydi; kimsede bunun zevkine varacak hal yoktu. Çepeçevre yıkıntı ve ölüm.
Sayfa 205 - Can YayınlarıKitabı okudu
“En fena travmalar, en sağlam inançlar, en belirgin karakter özellikleri, hepsi zaman üzerlerinden geçerken değişiyor, başkalaşıyor, sabit kalan tek şey ya da benim için bugüne dek sabit kalan tek şey aile.”
Sayfa 88 - Sahi KitapKitabı okudu
“Her şey iyileşmiyor ama; hele ömür denen kısacık zaman hiç yetmiyor buna.”
Sayfa 88 - Sahi KitapKitabı okudu
Bu müzik sesi duyulur duyulmaz, arkadaşların dışa­rıda, sisler içinde, otomatlar gibi yürüyüşe koyulduğunu biliyoruz. Ruhları ölüp gitmiş onların, müzik onları önü­ ne katıp sürüklüyor, tıpkı rüzgarda yapraklar gibi. Onlar­ da artık irade diye bir şey yok, nabzın her atışıyla ileri çıkan bir adım, kullanıla kullanıla eskimiş kasların ref­leksi; Almanlar gereğini düşündü bunun. On bin kişiler ama aslında tek, gri bir makineden farkları yok; düşün­müyor, düşünmek de istemiyorlar, yürüyorlar.
Sayfa 64 - Can YayınlarıKitabı okudu
1,000 öğeden 981 ile 990 arasındakiler gösteriliyor.