alyoşa

alyoşa
@alyosaaa
"Ne var ki ben, kendimle ilgili bazı meseleleri hâlâ çözebilmiş değilim."
Yaşarken elde edeceği şeyin bütünlük değil, sadece anların büyüsü olduğunu da sanırım yine on yaşındayken kabullenmişti.
Reklam
O zamanlar Ceren'i tanımıyordum. Hayatta bazı şeylerin ya biraz geç ya da biraz erken gerçekleşmesi neredeyse bir yasa gibidir.
Kimseyle göz göze gelmemeyi, kimseyi tahrik etmemeyi, gözleri önünde işlenen vahşetlere bakmamayı öğrenmişlerdi.

Reader Follow Recommendations

See All
Herkes sansürün kim olduğunu bilirdi. Yüksek yerlerdeki efendilerinin hoşuna gitmeyeceğini düşündüğü her şeyi kesip atan, çığırtkan, utangaç bir adamdı sansür.
Benzer duygular,,,,
Biz konuşmayı kesince olaylar daha da uzak gelmeye başladı, bir yerden sonra gerçekliğini yitirdi, düşünmesi bile imkansız oldu. Biz de kendimize ileri bakma, ölenleri unutma vaktinin geldiğini, hatırlamanın bedeline değmeyeceğini söyledik. Biz onları bıraktık ama onlar bizi bırakmadı...
Reklam
Kampüsteki posterler, gösteriler ve protesto yürüyüşlerinden anlaşılıyordu ki dünyanın her yerindeki adaletsizlikleri düzeltmeyi kendi görevleri olarak benimsemişlerdi ama hepsinde bu düzensizliği kutlar gibi bir havailik vardı.
Uzun yıllar boyu kadınlara nasıl yaklaşacağımı öğrenmemiştim ;cinsel yakınlığı, kurbanını bir bayağılık tuzağına düşüren, aşağılayıcı ve baskılayıcı bir şey olarak görmüştüm.
Ülke paranoması,,,
Hepsi böyle hissediyordu ;bir itiraz, bir ayaklanma arzusu hissedemeyecek kadar zavallı olmaktan utanıyorlardı, bu gaddarca yanlışlara nasıl karşı çıkacaklarını bilmiyorlardı ve tek yapabildikleri kendi aralarında, seslerini yükseltmeden mırıldanmaktı.
Tamamen kendimi gördüm.
Kimse bana dünyanın çirkin yüzünü görmeyi öğretmemişti ve ben her şeyi aptal gibi görüyor, hiçbir şeyi anlamıyordum.
Şimdi düşününce, hikaye muhtemelen Asya'da bir yerde geçiyor olmalı çünkü güzel bir prenses vardı ve Afrika ormanlarında geçen bir hikayede güzel prenses olmazdı.
Reklam
Onun için tuttuğu yas o kadar derindi ki günlük, sıradan anılarını yok sayıp onu bir trajedi figürüne dönüştürmüştü.
Babam beni istememiş. Bunu oldukça genç yaşta fark ettim;mahrum kaldığım şeyi anlamama uzun, mahrum kalmamın sebebini anlamama ise çok uzun zaman vardı.
Bir erkeğin onuruyla hayatta kalması için gerekli olan her şeyi, cesaret, dayanıklılık, kararlılık, disiplin, yine de onlara aktarmadı mı? Tabii ki her zaman adil değildi, ama hangi ana baba, hangi yetişkin bir çocuğun gözünde adaleti temsil edebilir ve başarısız olmaktan kurtulabilir?
Bağnaz eğitiminin son kalıntıları yüzünden fedakarlığın, suçluluğun, ümitsiz vakalara bağlılığın tadını hala muhafaza ediyor. Bu çilede kendi özverisinin tükenmez kaynağını buluyor.
Öldürmek zorunda kalacaklarını biliyorlar, biliyorlar, bu yerleşmiş bir gerçek, bir kesinlik, bir hakikat, hatta neden. Savaşta öldürmek gerekir, yoksa ne anlamı var?
408 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.