“Ama dediğim gibi bütün acılar korkaktır, yaşama karşı duyulan aşırı arzu karşısında acı geriler; çünkü yaşama arzusu, düşüncelerimizde var olan ölüm arzu­sundan çok daha güçlü şekilde bedenimizin her zerresinde mevcuttur.”
160 syf.
·
Not rated
·
Read in 3 days
Hans'ın zihnine bir yolculuk
Kitabımızda daha 5 yaşına basmamış bir çocuğun babası tarafından aktarılan korkuları, fobileri, cinsel merakı ve bunların altında yatan sebeplere Freud ile bir açıklık getiriyoruz. Korkularının kaynağının bazı nesneler ile arzu duyduğu şeyler arasındaki benzerlikleri bağdaştırdığı ve bunları kendi zihninde olumsuz olaylar ile kodlayıp korku duymasını okuyoruz. Kitabın ilk bölümü baba ve oğul arasında soru ve cevap şeklinde diyaloglarla geçiyor arada da Freudun yorumlarını okuyoruz. 2 bölümde ise Freud kendi çözümü ve çocuğun psikolojik hastalığını açıklıyor bize. Hans çok zeki ve iyimser bir çocuk ama annesine düşkünlüğü , kendini , babasından öç almaya ve onun yerine geçme isteğine itiyor. Ve üreme, cinsellik kavramları hakkında aklında açıklanamayan sorular onu mastürbasyon eğitiyor ve bunların onun açısından nasıl bir korkuya dönüştüğünü okuyoruz. Küçük hansın zihnini Freud bize son bölümlerde açıklıyor ve bu korkuların altında yatan nedenleri anlayabiliyoruz.
Küçük Hans
Küçük HansSigmund Freud · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20211,032 okunma
Reklam
Aşk deliliktir!
"Aşk nedir ki? Bence güzel bir nesnenin özelliklerinin bizim üzerimizdeki etkisinin sonucudur; bu etkiler bizi harekete geçirir, bizi alevlendirir; bu nesneye sahip olursak memnun oluruz, ona sahip olmamız mümkün değilse umutsuzluğa kapılırız. Ama bu duygunun temelinde ne vardır? Arzu. Bu duygunun sonrasında ne gelir? Delilik."
Her gün hayata yeniden başlıyoruz. Öğrenmek ve arzu etmek iyi ama, ihtiyarladığımızı da unutmamak gerek.
Akşam, Marie beni görmeye geldi, kendisiyle evlen­mek isteyip istemediğimi sordu. Benim için fark etmedi­ğini, eğer o istiyorsa evlenebileceğimizi söyledim. O za­man da, onu sevip sevmediğimi sordu. Ben de yine daha önceki gibi cevapladım, bunun bir anlamı olmadığını ama elbette onu sevmediğimi söyledim. “Öyleyse neden evleneceksin benimle?” dedi. Ben de ona bunun bir öne­mi olmadığını, ama o arzu ediyorsa evlenebileceğimizi anlattım. Zaten bunu isteyen oydu, bana düşen de evet, demekti. O da evliliğin ciddi bir iş olduğunu belirtti. Ben, “Yoo,” diye cevap verdim. Bir an sustu, ses çıkarma­dan yüzüme baktı. Sonra konuştu. Bilmek istediği tek bir şey vardı; aynı şekilde başka bir kadma bağlı olsam ve aynı teklif ondan gelse kabul eder miymişim. Ben de, “Tabii!” dedim. O zaman, kendisinin beni sevip sevmedi­ğini sorguladı, ben bu konuda bir şey bilemezdim. Yine bir süre sustuktan sonra, tuhaf biri olduğumu, beni kuş­kusuz bu yüzden sevdiğini ama belki günün birinde yine aynı sebepten nefret edebileceğini mırıldandı. Verecek cevabım olmadığı için susuyordum ki, o gülümseyerek kolumu tuttu ve benimle evlenmek istediğini ilan etti. Ne zaman isterse evlenebiliriz, cevabını verdim.
Sayfa 43
+288
This text has been automatically translated from Turkish. Show Original
''Perhaps you are thinking about the people you love; but dig deeper... In the end, you will see that they are not the ones you love. You love the feelings that this love creates within you. You love desire, not the thing desired...''
Sayfa 124 - Ayrıntı yayınları
Reklam
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.