çamurlu pencere kendi kendini yıkıyor. çiçekler kendi kendine çürüyor demir balkonda. içerden yetişemiyorum dışarı. yukarıdaki külüyle sardunyaları yakıyor yaz kış. yetişemiyorum hiç yukarı... yukarıdaki hep hızlı. sardunyaları yakıyor yaz kış. yetişemiyorum, alnımı tokatlıyorum hızlı hızlı… uzay boşluğundan daha geniş alnım benim. yıldız çaktığı falan da yok. kayan sadece göğüs kafesinde dikişsiz bir nefes. yersiz, otuz küsur nefes. peki ayaktaki fotoğrafların boyu mu kısalıyor, sesi mi az duyuluyor mesafe yaklaşırken? alıştığın sesleri kısalırken meşgule alma. kısa kesme. bir kez olsun, çok özledim de. yanaklarım yere sarkarken, kısalan bir omuza nerden sarılacağım? onu da desene. bir bok bilmiyorsun! hep akıl veriyorsun hızlı hızlı. bence aya hiç çıkılmadı. ışık hızında hiçbir ses ulaşmadı yukarı. bir balkon, bir de alnım var. kara deliklerse demir balkondan sarkıyor. balkona çıkmadıkça, aya hep küllerin düşüyor. bu sabah sırf bu yüzden inat ettim uyumadım. yoldan çaldığım sardunyayı yoğurt kabına bıraktım. çamurlu pencereden uzanıp ona yer açtım. aşağı doğru uzattı hemen yüzünü. can suyu verdim, suyun yarısı aşağı aktı hemen. sonra balkona sırtımı döndüm. yine. yine duvarı seyrediyorum. kısalan bir omuza nerden sarılacağımı hala bilmiyorum. ama bundan fazlasını ay seninken biliyorum. biliyor musun? hiç yetişemiyorum yukarı... hiç rüya. kabul. bir tek alnımı tokatlıyorum hızlı hızlı. bir tek fotoğrafsız duvarı seyrediyorum. bir tek annemi seyrediyorum. ben onu çok seviyorum! sen de bir tek külünü tut şimdi. sonra siktir git. böyle sevme kimseyi..
Odanın diğer yanında, sedirin karşısındaki duvar boyunca, masayla soba arasında kibirle gülümseyerek volta atıyordum. Var gücümle onlarsız da idare edebileceğimi göstermeye çalışıyor, bir yandan da çizmelerimin topuklarını kasten, sertçe vurarak gürültü ediyordum. Ama hepsi boşunaydı. Onlar başlarını çevirip bakmadılar bile. Tam önlerinde masadan
Reklam
Parmakları ile gören ressam Eşref Armağan
- Peki renkleri nasıl ayırt ediyorsunuz? - Benim beynimde renk diye bir şey yok, öyle bir görüntü de yok. Fakat neyin ne renkte olduğunu sorarak ezberledim. Kullanmaya gelince, bütün boyalar benim için sıvı bir madde. Renkleri sıralarken yanımdakilere gösterip onların yönlendirmesiyle boyaları diziyorum. Diyelim ki en başa siyahı koyduruyorum
Sayfa 1315Kitabı okudu
Aziz Nesin, İnönü’yü öldürmek için gizli örgüt kurmuş..
Bir akşam karakoldan çıktım. Arkadaşımın yanında birisi var. Yirmisinde var yok. İlkin, arkadaşımın bir tanıdığı sandım. Yanımıza sokulan, bizimle konuşan yok ama, besbelli bu genç bizim Bursa’ya neden gelmiş olduğumuzu bilmiyor. “Kim bu?” gibilerden arkadaşıma göz işareti yaptım. O da tek omzunu kaldırıp dudağını büzerek işaretle “bilmem”
Vay Canına
Şimdi bunları anlatmak ayıp olacak ama madem sordunuz anlatayım. Sizden geldikten sonra baktım ki bizim hanımın iyi olmaya hiç niyeti yok. O beni kendine uydurmaya çalışıyor. Fena halde canım sıkıldı. Bu evlilik dediğin çocuk oyuncağı değil ki, onu al, ötekini boşa. Hanımı eve bırakıp çıktım. O gün çok yağmur vardı, o yağmurun altında sokak sokak
Sayfa 343 - Remzi Kitabevi
Ama sizi temin ederim yaşamaya değer bir dünyaydı ve ben ona aittim. Tıpkı sizin olduğunuz gibi
Reklam
518 öğeden 41 ile 50 arasındakiler gösteriliyor.