Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"İyi bir insan ama şiirin günbatımlarından ve güvercin uçuşundan ibaret olduğunu sanıyor."
Sayfa 29 - Parantez YayınlarıKitabı okuyor
76 syf.
8/10 puan verdi
·
24 saatte okudu
Pervaneden esinti...
Merhabalar harflerin gölgesinde yürüyen dostlarım. Şükrü Erbaşın "Pervane "sini okuduk ve buradayız . Daha önce bir kaç şiirini okumuştum. Bu kitapla kendisini daha yakından tanıma fırsatım oldu. Hayal dünyası geniş bir şairle tanışmanın mutluluğunu yaşıyorum. Hemen kitaba geçiyorum. Kitap
Bertrand Russell
Bertrand Russell
'ın şu mükemmel cümleleriyle başlıyor. "Üç tutku yönlendirdi hayatımı: Sevgi açlığı, bilgi arayışı ve başkalarının acılarına yönelik dayanılmaz merhamet. Aşk ve bilgi göklere yükseltti ama merhamet her seferinde çekip yere indirdi beni". Bir kitap için güzel bir başlangıç cümlesi olmuş.
Şükrü Erbaş
Şükrü Erbaş
'ın şair vasfını sonuna kadar hak eden bir şahsiyet olduğunu düşünüyorum. Kelimeleri iğneyi iplikten geçirir gibi dizmiş. Yarısı bulutlara yarısı da okurlara dönük bir kitap olmuş. Bu da okurları biraz zorlayabilir. Ayrıca yazarın alıntılar yapıp kendi hayal dünyasında harmanlaması da kitaba güzellik katmış. Kitaptan bir kaç alıntı yaptım. Buraya beğendiğim bir kaç söz bırakacağım. * Harflerin yalnızlığı gecenin yalnızlığından büyük. *Kendini sevemeden kimseyi sevemezmiş insan. ( Tersten okunca da aynı kapıya çıkıyorsunuz.) *Ben yola âşığım çünkü üstünde tanıştık ayrılıktan sonra da süren yola... Şiirin bizleri teslimiyet şuuruna ulaştırması dileğiyle hoşça kalın. Okuduğunuz için teşekkürler. Hayırlı okumalar.
Pervane
PervaneŞükrü Erbaş · Kırmızı Kedi Yayınları · 20215,2bin okunma
Reklam
Ortakyaşam ilişkisi kurma eğilimi gösteren kişilerin birbirlerini bulmada gösterdikleri çabukluk ve beceridir. Bu, bilinçli bir seçim yapmaksızın olağanüstü bir sezgi yoluyla, iki kişinin birbirine doğru yaklaşması biçiminde gerçekleşir. Herkes kendi benliğinin ulaştığı olgunluk derecesine eşit olgunlukta birini bulur. Gerçi bazen görünürde kişilerden biri çocuksu ve ilkel davranışlarda bulunurken diğeri sağduyuyu temsil eder, ama sağduyuyu temsil eden kişi aslında kendi içindeki çocuğa yabancılaşmıştır ve onu karşısındaki insanda sever. Bir başka deyişle, aslında kendini sever. Çocuksu davranan taraf ise vaktiyle ana-babasından alamadıklarını şimdi alma çabasındadır. Bunu gerçekleştiremediği gibi, kendisine saygısını da yitirir. Üstelik, kendisine karşı ana ya da baba rolünü üstlenen kişinin egemenliğine teslim olur. Gerçekte onun da baba ya da ana rolü oynayan bir çocuk olduğunu ve kendi bağımlılığına dolaylı yoldan doyum aramakta olduğunu göremez. Öte yandan, kendi benlik sınırlarını çizememiş birisi ile olgunlaşmış bir insan arasında bir ilişki kurulamaz, hatta başlayamaz. Birbirlerinin varlığını fark etmezler bile!
İlişki sevgi umuduyla başlar. Ancak iki tarafın kısa sürede birbirine aşırı bağımlı duruma gelmesi, giderek açık ya da maskelenmiş kızgınlık duygularının gelişmesine neden olur. Çünkü her biri diğerini özerkliğini engelleyen bir etken olarak algılamaya başlar. Böylece, sevgiye ulaşmak için kurulan beraberliğe genellikle sadist-mazoşist öğeleri içeren olumsuz duygular egemen olmaya başlar. Çoğu zaman kişiler bu sürecin bilincinde değildir ya da fark eder gibi olsalar da durumu görmezden gelmeye çalışarak ilişkiyi sürdürürler. Bir yanda ilişkiyi sona erdirerek özgürleşme isteği, diğer yanda ilişkinin sona ermesi olasılığına karşı geliştirilen yoğun bir korkunun yarattığı çelişki sürekli yaşanır. Bazen taraflardan biri ilişkiye son vermek istercesine davranırken, diğeri ilişkiyi koruma çabası gösterir. Bazen biri diğerine sadistçe davranışlar gösterirken, diğeri mazoşizmine doyum sağlar. Sonra bir dönem gelir, roller değişir. Kaçan kovalayan, kovalayan kaçan ya da sadist mazoşist, mazoşist sadist olur. Ama tahterevalli hiçbir zaman yatay duruma gelmez; bazen biri bazen de diğeri yukarıdadır. Dolayısıyla huzura da ulaşılmaz ve çoğu kez taraflardan biri ilişkiye son verir. İlişkinin sona ermesi özgürlük yerine yetersiz bir benlikten kaynaklanan bunalımı da birlikte getireceğinden, yeni ortakyaşam ilişkileri acele olarak ve gerçek bir seçim yapamadan kurulur ya da ilişki kurma korkusu geliştirilir ve kişi duygusal dünyasının üzerine bir kabuk örer.
Dua etmek istediğim o kadar çok şey , o kadar çok insan var ki. Ama göğsümü pişmanlık ve endişenin girdabından koruyamadığım için devam edemiyorum Allah’ım, yardım et.
Narsisist insan kendisiyle bir tür sevgi ilişkisi içerisindedir. Çünkü yalnızdır. İnsanlarla birlikte olduğunda da yalnızdır, ama onlarla ilişki halinde olduğu sanısındadır. Gerçek anlamda ilişki, zaman zaman ortaya çıkabilecek sorunların "işbirliği" ile çözümlenebileceğini öğrenmiş olmayı içerir. Narsisist insanlar işbirliğini öğrenememiş kişilerdir. Çünkü yalnızca kendi görüşlerinin doğruluğuna inanır ve diğer insanların duygu ve düşüncelerini anlamak için çaba göstermezler.
Reklam
Yalnızca işi düştüğünde ya da dert anlatmak için bizi arayanlar, karşılaştığımızda bizim o andaki koşullarımız ne olursa olsun sürekli kendilerinden ve sorunlarından söz edenler oldukça sık yaşadığımız örneklerdir. Böyle insanlar gerçekten bizi görmek istedikleri için değil, o anda yalnız kalmak istemedikleri için bizi ararlar. İlişkileri sürdürme çabalarının gerisinde de "günün birinde gerekli olabileceğimiz" düşüncesi bulunur. Bize ilgi gösterirler, ama bu bizi anlamaya çalışmaktan uzak, "yatırım" amacını içeren bir tutumdur. Kısa bir süre sonra mutlaka karşılığında bir şeyler istenir, veremediğimizde de kendi verdiklerini hatırlatarak bizi suçlamaya çalışabilirler. Vaktiyle gösterdikleri ilginin aslında bize gerçekten bir şey vermekten çok, kendi yalnızlıklarından kaynaklandığını ve karşılık beklentisiyle verildiği için, vermek olmadığını göremezler.
Ben
Ama insan insanlığını kaybetmiştir maalesef. İnsan kim olduğunu unutmuştur.
Sayfa 176 - Mona RomanKitabı okuyor
YAŞLI ADAM : Bizi hor gördü. Hala canlı olduğumuz için bizi hor gördü. Çünkü ne yapacağımızı biliyor. Biraz çalışacağımızı; göğsümüzü şişirebilirsek şişireceğimizi, ama her halükarda şişkin duracağımızı, böylece biz daha bir şey yapmadan, zorlanmadan, karşımızdakinin ezilip büzüleceğini; daha da beteri, bundan dolayı bir alçakgönüllülük takınacağımızı; böylece kendimize "hazımsız biri değil" dedirteceğimizi; çevremizdeki her şeyden beslenmeye çalışacağımızı; on yılda bir, minik varoluş krizlerine gireceğimizi; sonunda bize benzeyenlerin yanına gideceğimizi; şansımız yaver giderse bizim için "örnek insan" deneceğini; böylece tarihin tüm doyumuyla işlevini tamamlayacağını biliyor. Hor görüyor bizi; kaçtı bizden.
Sayfa 54 - Mitos Boyut ~ Pdf ~ Dördüncü SahneKitabı okudu
su yeşili, dedim. kirpikleri yüzüne döküldü. eski bir pembe, göğüslerinden kâküllerine yürüdü. parmakları ürperdi. görünmeyen bir uzaklık saçlarını omuzlarından kaldırdı. değişiyor sanırım, dedi. akşam olurken keder yeşili oluyor. yalnızlığa bakarken buz yeşili. bahçelerin buğulandığı zamanlarda tomurcuk yeşili. ışık düşünce tirşe bir gökyüzü oluyor. ağlayınca acı bir yeşil dünyayı damla damla zamanın dışına götürüyor. göz işte. alın çizgin ne renkse o da o renk. sesin ne renkse, avuçlarındaki boşluk ne renkse. pencerendeki arzu, eşiğindeki gerçek, uykundaki çocuk ne renkse, gözlerin de bütün bunların rengine boyanıyor. bir gün toprak yeşili, bir gün turna yeşili, bir gün sararan otlar yeşili, bir gün yeşeren otlar yeşili. bana öyle geliyor ki biz bütün rengimizi sevgiden ve sevgisizlikten alıyoruz. kalp mi, gönül mü, bazen şaşırıp kalıyorum bu hâzineye isim vermekte. biliyor musun, insan tanrısını içinde taşıyor ama hep uzaklara dua ediyor.
Reklam
208 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
13 günde okudu
1450 gramlık yük(!)
Homo sapiens, memeli bir hayvan türüdür. Bu türün bireyleri olarak bizi diğer hayvanlardan ayıran özelliğimiz karmaşık düşünebilme yeteneğimizdir. Türlü araç gereç kullanma yeteneği, kunduz, fare, fil, karınca gibi hayvanlarda da vardır. Ayrıca sorun çözmedeki beceri de başka hayvanlarda denk geldiğimiz bir özelliktir. Bizi diğer hayvanlardan
Mutlu Beyin
Mutlu BeyinBahri Karaçay · Tübitak Yayınları · 2022440 okunma
Dışarıda harika bir yağmur sesi var. İnsan sesinden arınmış. Ama uyumak zorundayım.
Kâbuslarda böyle hisseder insan kendini. Ama dayanılmaz olunca da uyanır. Oysa kendisi ne uyanabiliyor, ne de dayanabiliyordu.
Dünya Ağrısı...
Hayat acıdır; hayat korkudur ve insanoğlu mutsuzdur. Bugün yalnızca acı ve korku var. İnsanoğlu hayatı seviyor, çünkü acıyı ve korkuyu seviyor. Buna da uygun yaşıyor. Acı ve korkuya karşılık olarak verilmiştir hayat; hep aldanılan yer burası. Bugünkü insan, o insan değil daha. Ama bir gün o yeni insan gelecek; yaşamakla yaşamamak arasında hiçbir fark görmeyen mutlu, gururlu, yeni insan. Acıyı ve korkuyu kim alt ederse o Tanrı olacak. Öbür Tanrı artık olmayacak...
Ama yazgısını yaldızlı çokomel kağıtları gibi, Tırnaklarıyla düzeltemiyor insan.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.