Tek bir soru. Sadece bir tane. Kayra sordu: “Nasılsın?” Bacaklarını iki kişilik salıncağa uzatıp sağ kolunu sırtını dayadığı demire yaslayıp sol kolunu da salıncağın kenarına koydu. Birkaç saniye çevreyi seyretti. Ve başladı konuşmaya. “Seni Kinyas en son Fransa’da görmüştüm. Paris’te. Ama Kayra, seni en son ne zaman gördüğümü
Sayfa 221Kitabı okudu
"Ufak tefek kusurlarının üstesinden gelmeyi başarmıştı, ama yaşamsal önemi olan konularda yenilgiye uğramıştı. Başına buyruk bir kişi olduğu havasını yaratmayı başarmıştı, ama aslında çok derin bir arkadaş özlemi vardı. Kalabalık bir yere girdiğinde herkes dönüp ona bakardı, ama hemen her geceyi bir manastır odasında, antenini doğru dürüst ayarlatmaya üşendiği televizyonun karşısında yapayalnız geçirirdi. Tüm tanıdıkları onu gıpta edilecek bir kadın gibi görürlerdi, ama bu görüntüyü sağlamak, kendisi için yarattığı bu imaja uygun davranmaya çalışmak hemen hemen tüm enerjisini tüketmişti. Bu yüzden, kendisi olmak için gereken enerji hep eksik kalmıştı. Dünyadaki herkes gibi, mutlu olmak için başkalarına ihtiyaç duyan bir kişiydi, ama başkalarıyla baş etmek de zordu. Beklenmedik tepkiler gösteriyorlar, çevrelerine koruyucu duvarlar örüyorlar, aynı kendisi gibi davranarak hiçbir şeye aldırmaz numaralarına yatıyorlardı. Yaşama daha açık biriyle karşılaştıklarında ya onu daha ilk adımda dışlıyorlar ya da ona acı çektiriyorlar, onu aşağılıyorlar, 'tuhaf' muamelesi yapıyorlardı. Güçlülüğü ve kararlılığıyla pek çok kişiyi etkilemiş olabilirdi Veronika, ama neye yaramıştı bu? Boşlukta kalakalmıştı. Yapayalnız."
Sayfa 78 - v-nKitabı okudu
Reklam
Yegoruşka uyuyan yüzlere bakarken birden hafif bir şarkı duyuldu. Pek de yakın olmayan bir yerde bir kadın şarkı söylüyordu, tam olarak nerede, hangi tarafta olduğunu anlamak zordu. Ağlamayı andıran, zar zor duyulan hafif, yavaş ve acıklı bir şarkı bazen sağdan, bazen soldan, bazen yukardan, bazen yerin altından geliyordu, sanki bozkırın tepesinde görünmez biri dolaşıyor ve şarkı söylüyordu. Yegoruşka etrafa bakınıyor, bu garip şarkının nereden geldiğini anlayamıyordu; sonra dikkatlice kulak kabarttığında ise Yegoruşka'ya sanki otlar şarkı söylüyormuş gibi gelmeye başladı; yarı ölü, artık yok olmak üzere olan ot, şarkısında, sözsüz ama yakınarak ve içtenlikle birini hiçbir suçu olmadığına, güneşin onu boşu boşuna yakıp kavurduğuna, tutkuyla yaşamak istediğine, henüz genç olduğuna, kavurucu sıcak ve kuraklık olmasa güzel olabileceğine inandırmaya çalışıyordu; suçu yoktu ama yine de birinden af diliyor, dayanılmaz bir acı çektiğine, üzüldüğüne ve kendi kendisine acıdığına yemin ediyordu.
Sayfa 15 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
''Seni kinyas en son fransa'da görmüştüm. Paris'te. Ama kayra, seni en son ne zaman gördüğümü hatırlamıyorum. Neyse, önemli değil. Çok zaman geçti sonuçta görüşmeyeli. Paris'ten ayrılmamı biliyorsunuz herhalde. Zaten çok fazla anlatılacak bir tarafı da yok. Neden bana verdiklerini hala anlayamadığım o bursla, şu an ismini yanlışlık yapmamak için
Alp.
Seni Kinyas en son Fransa'da görmüştüm. Paris'te. ama Kayra, seni en son ne zaman gördüğümü hatırlamıyorum. Neyse, önemli değil. Çok zaman geçti sonuçta görüşmeyeli. Paris'ten ayrılmamı biliyorsunuz herhalde. Zaten çok fazla anlatılacak bir tarafı da yok. Neden bana verdiklerini hala anlayamadığım o bursla, şu an ismini yanlışlık yapmamak için
Sayfa 219 - Doğan Kitap, 52. baskı, 2016Kitabı okudu
Ama kadın olmak zordu,yol boyunca rast geldiği çapkınlar,ona işaret ettiler,omuz vurdular,laf attılar.
Reklam
96 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.