Günaydın. Ne çok korkuyoruz yıkılmaktan, zor zamanlar geçirmekten, zayıf görünmekten. Etrafımızda da herkes koro hâlinde tekrar ediyor: Metin ol, kendine gel, sen neler gördün vesaire. Ne tuhaf. Peter Stamm, "Bir bina ancak harabe hâline geldiğinde tamamlanırmış. Belki aynı şey insanlar için de geçerliydi," der. Belki de haklıdır sevgili
"Sana bir kez daha tutuldum..."
Merhaba sevgili. Umarım güzel bir bayram geçirmişsindir. Ben İstanbul'daydım. Senin şehrinden, sana da zamanında bahsettiğim iki arkadaşımdan birisi geldi. Birkaç kez onunla buluştum, onun dışında tek başımaydım. Alıştım sevgili :)). Bugün yine bir şeylerin yıl dönümü. Yine kim bilir ne için yazmaya başladım değil mi sevgili, kim bilir o gün
Reklam
İyi ki doğdun sevgilim :)
Doğum günlerimizde çocukken perilerden çok şeyler isteriz. Belki de böyle bir bekleyişin altında yatan umutlar bizi her yıl mutluluğa erdirir. Kime ait olursa olsun doğum günlerimize bir ruhun özenle anlam yüklemesi büyük bir çabadır. Ya da tamamen rastlantı... Bir doğum günü perisinden bahsedeceğim size. O peri ki, "Beni yalnış
"birtanem... füsun'um... sözümü tutamadığım için beni affet. canım füsun'um... aşkım, her şeyim. işte yine yüz yüzeyiz. sana en başta verdiğim sözü tutamayacağım birtanem. yanı başında kalamayacağım. ama beni affedeceğini biliyorum. çünkü sen sevdiğini affetmeyi bilirsin. seni dünyadan çok seviyorum. hani birlikte okumuştuk küçük prens'i, ben sana oradaki tilkiyim deyince sen kızmıştın. evet, ben o tilkiyim. beni sevginle evcilleştirdin. ben kaçamaz oldum. bana beklemeyi öğrettin, bana aşkın yolunu yordamını öğrettin. füsun, sen beni yeniden yarattın. seni dünyadan çok seviyorum, hayattan çok seviyorum seni. ama ben... yaralıyım birtanem... gücüm kendime yetmiyor. gücüm seni kendimden korumaya yetmiyor. dün seni mutlu etmek için çıktım yola, ben uçarken senin kanatlarını kırdım. ben mutluluğu bilmiyorum füsun. korkuyu senin gözlerinde gördüğümde anladım. kendimi güle deli gibi aşık olup yapraklarını yiyen bir kurtçuk gibi hissediyorum. ben uzağa gidiyorum birtanem... sevgimin seni acıtamayacağı bir yere... seni acıtmadan incitmeden sevebileceğim bir yere. bana delibal diyorsun ya... 𝘥𝘦𝘭𝘪𝘣𝘢𝘭'𝚤𝘯 𝘧𝘢𝘻𝘭𝘢𝘴𝚤 𝘻𝘦𝘩𝘪𝘳, 𝘧𝘶̈𝘴𝘶𝘯. 𝘥𝘦𝘭𝘪𝘣𝘢𝘭 𝘻𝘦𝘩𝘪𝘳. bana uzun mu uzun bir aşk yaşattın. çok mutluyum giderken. sen de mutlu ol. bir de beni affet. şimdi değilse bile bir gün affet. sayamayacağın kadar öpücük, yıldızlar kadar.
Keman
 KEMAN Derin bir uykudan uyanır gibiydim. Gözlerimi açmadan evvel iyice kendime gelmeyi bekledim. Etrafa bakındım. Bulunduğum yer tanıdık değildi. Neredeydim? Ne olmuştu bana? Bir türlü çözemiyordum. Yattığım yatağın hemen yanı başında bulunan pencere bir koruluğa bakıyordu.  Ama ne ev ne de bu koruluk bana aşinaydı. Karnıma bir sancı girince
Annem İçin
Öldükten beş gün sonra geldin rüyama. Babaeski’deki eski evin oradasın. Hayır gelin çıktığın ev değil, diğeri. Biz çocukken her yazları kardeşlerinle, kuzenlerimle bir araya geldiğimiz eski mezarlığın oradaki ev. Evin bahçesine çiçekler ekilmiş. 20 li yaşlarındasın. Sanırım hiç evlenmemişsin. Bahçedeki çiçekleri suluyorsun. Çok mutlusun. O kadar
Reklam
254 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.