Peşinden koştukları amacın, bizzat kendilerinin istediği şey olup olmadığını bir an bile düşünmezler. Okulda iyi notlar almak, yetişkin olarak daha çok başarıya ulaşmak, daha çok paraya, saygınlığa sahip olmak, daha iyi bir araba almak, oraya buraya gitmek falan istemektedirler. Ama gene de bu çılgın etkinliğin ortasında durup düşündüklerinde, şu soru akıllarına gelebilir: "Şu yeni işe girebilirsem, şu daha iyi arabayı alırsam, şu geziye gidersem ... sonra ne olacak? Bütün bunların ne yararı var? Bütün bunları isteyen gerçekten ben miyim? Beni mutlu etmesi ve ulaştığım anda benimle bir işinin kalmaması gereken bir ereğin peşinden koşmuyor muyum? Bu sorular ortaya çıktığında, ürkütücüdür, çünkü onun bütün etkinliğinin, ne istediği konusundaki bilgisinin üzerinde yükseldiği temeli sorgulamaktadırlar. Dolayısıyla, insanlar, bu rahatsız edici düşüncelerden elden geldiğince kısa süre içinde kurtulmaya çalışırlar. Yorgun olmaları ya da ruh çöküntüsü içinde bulunmaları nedeniyle bu sorunların kendilerini rahatsız ettiğini sanırlar ve kendilerine ait olduğunu sandıkları amaçların peşinde koşma işini sürdürürler. Gene de bütün bunlar hakikatin - çağdaş insanın ne istediğini bildiği yansılaması içinde bulunduğunu, aslındaysa kendisinden istemesi beklenilen şeyi istediği hakikatinin - belli belirsiz anlaşılmasını dile getirmektedir. Bunu kabul etmek için, kişinin gerçekten ne istediğini bilmesinin çoğu insanların sandığı gibi görece kolay olmadığını, tersine her insanoğlunun çözmek durumunda bulunduğu en zor sorunlardan birini oluşturduğunu anlamak gereklidir.
Sayfa 258
BİR ÖLÜMÜN ANLATISI I.BÖLÜM
Reklam
192 syf.
·
Not rated
·
Liked
"Kendi Kişisel Menkıbe'sini gerçekleştirmek insanların biricik gerçek yükümlülüğüdür. Ve bir şey istediğin zaman, bütün Evren arzunun gerçekleşmesi için işbirliği yapar." (sf.35) Simya ilminin dönüşüm anlamının kitaba hakim olduğu bir içsel yolculuk, kişinin yazgısı doğrultusunda gelişimi ile bir farkına varış romanı okumaktayız.
Simyacı
SimyacıPaulo Coelho · Can Yayınları · 2023208.2k okunma
Denilebilir ki, Osmanlı Devletinin, devlet siyaseti olarak, millet siyaseti olarak, halk siyaseti olarak, muayyen görülebilir bir siyaseti var değildi. Devletin başına geçen taç sahipleri, kendi arzularına, heveslerine göre bir çeşit siyaset icat ederlerdi ve o siyasetin peşinden bütün milleti sürükler, götürürlerdi. Bilinir ki, dış siyasetin
Sayfa 160 - Kaynak YayınlarıKitabı okudu
"Başka biri olsa boş bir uğraşın peşinde koştuğumu söylerdi. Sense beni cesaretlendiriyorsun." "Bu devirde insanların tek yaptığı boş uğraşların peşinden gitmek değil mi? En azından senin iyi bir amacın var."
Sayfa 136 - Ren KitapKitabı okudu
Geri13
35 öğeden 31 ile 35 arasındakiler gösteriliyor.