Öncelikle filmini de izlemiş biri olarak kitabı bana sıkıcı geldi. Bana okurken akıcı gelmese de kısa olduğu için bir çırpıda bitirilebilecek bir kitap. Yazarın vermek istediği mesaj anlaşılır ve tartışmaya açık.
Alex adlı bir karakterimiz var. Alex, amaçsız bir şekilde, tamamen zevk aldığı için toplum içinde şiddet içeren davranışlarda bulunuyor, yani kendisi bir şiddet bağımlısı. Alex’i Alex yapan unsur bu, şiddet.
Sonrasında hapse giriyor ve hükümetin şiddeti önlemek, iyiliği aşılamak amacıyla bulduğu bir yöntemin gönüllü deneği oluyor. Tedavi sonrasında kendi benliğini yitirmiş bir vaziyette özgürlüğüne kavuşuyor ve yeni hayatına alışma zorlukları çekiyor.
Gelelim ana fikire. Kitabın sorduğu soru şu: Dayatılmış iyilik, yürekten gelen kötülükten daha kötü olabilir mi? Nasıl ki bir insana kötülüğü dayatmak suçsa, iyiliği dayatmak da suç olabilir mi? Kişinin karakterini oluşturan unsur şiddet ise, karakterini yok etmek pahasına bunun iyiliğe dönüştürülmesi için yapılacak şeyler ne kadar meşru ya da etik olur?
Uzun ve tartışılması gereken mevzular :)