Ünü giderek yayıldığı için, gününün büyük bölümünü ziyaretçileri ağırlamak ve mektupları yanıtlamakla geçiyordu. Örneğin, 1674 Sonbaharı'nda, bir zamanlar Gorinchem Hukuk Danışmanı olan Hugo Boxel, ondan hayaletlere inanıp inanmadığını öğrenmek istemişti. Boxel -(eski ve yeni) inanılır öykülere ve mantıklı ilkelere dayanarak- hayaletlere kesinlikle inanıyordu, bununla birlikte, hiçbiri dişi olamaz, diyordu, çünkü doğum yapmazlar. Spinoza, belki de bir yıl önce Utrecht'te tanıştığı bu adama duyduğu saygıdan olsa gerek, hayaletlerin varlığını doğrudan doğruya yadsımıyor, ancak yine de bu yönde elle tutulur bir kanıt olmadığını da sözlerine ekliyordu. Bu tür şeylere inanmak, ustan çok imgelemin işi olabilir, diye düşünüyordu. Boxel buna yanıt olarak Spinoza'nın önyargılarından dem vurup, doğruya ulaşamamasının nedenini buna bağlayınca, damarına basılan Spinoza da sonunda baklayı ağzından çıkarıyor ve tüm hayalet öykülerinin mantıksız olduğunu söyleyiveriyordu: "Doğrusu her defasında beni hayrete düşürmeyi başardıklarını itiraf etmeliyim; anlatılan hayalet öykülerinden söz etmiyorum, bunları yazanları diyorum. (Pliny ve Suetonius) gibi yetenekli ve zeki adamların, belagat yeteneklerini böyle ipe sapa gelmez şeyler uğruna boşa harcaması beni hep şaşırtmıştır." Tüm hayaletlerin erkek olduğu savına gelince, "çıplak hayaletler görenler, belki korkularından belki de ayrım konusundaki cehaletlerinden, bunların edep yerlerine hiç bakmamışlar," diyordu.
Bir şey okuyamıyorum çünkü hava çok sıcak ve sınav senem.(Kendimi avuturken bulduğum yalanlar) Ayrıca aşık oldum, lanet olsun aşıkken yalnızca şiir okuyabiliyor insan.
Hadi para çalarsın anlarım, vakit çalarsın yine anlarım. Kitap çalmana bile eyvallah çekerim de ulan incelemeleri nasıl çalıyorsunuz? Az önce aynı kitaba yazılmış 2 inceleme okudum, bir an aynı incelemeyi tekrar okuyorum diye kafayı yiyecektim neredeyse. Yapmayın guzum, emek çalmayın.
Ben bu asık suratlı aydınlara hiç benzemiyorum babacığım; onlara karşıyım ve senin içtenliğinden yanayım. Bazı kitaplar yüzünden kafam biraz karışmışsa da bugün bile senin içtenliğini taşıdığımı ümit ediyorum. Gene de sonunda sana bütünüyle benzemekten korkuyorum babacığım: Yani ben de sonunda senin gibi ölecek miyim?